Türkiye’mizin on ilinde -ki toplam Almanya büyüklüğünde bir coğrafyada- ve komşumuz Suriye’de 6 Şubat günü meydana gelen deprem, başta ülkemizi olmak üzere, gönül coğrafyamızı derin bir yasa boğdu.
Öncelikle, depremde hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet ve mağrifet, yaralılara acil şifalar, enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlere nefes ve dayanma gücü dilerim. Bölgede gece gündüz, cansiperane çalışanlara da Allah’tan güç ve kuvvet vermesini niyaz ederim.
Ülke ve millet olarak, tarifi zor ve bir o kadar da büyük bir acıyla karşı karşıyayız. Anavatan ve tüm dünyadaki milletimiz, tarihte olduğu gibi, içinden geçtiğimiz bu buhran günlerinde de, kendiliğinden harekete geçerek, yaratılış gayesine uygun bir şekilde, elinde, avucunda, evinde, gönlünde ne varsa vermek için seferber olmuş durumda. Bu, tereddütsüz bir gönül seferberliğidir. Bu hal, ‘derin milletin’ harekete geçmesidir.
Yaşanan en büyük ve şiddetli depremin akabinde, Türkiye’nin her köşesinden insanımız başta olmak üzere, kültür ve gönül coğrafyamız, komşu ve dost ülkelerin kurtarma ve yardım ekipleri, deprem bölgesine akın etmiştir. Yaşanan büyük acıyı, medyadan takip edenler de, yaşadıkları ülkelerde, hızla organize olup, depremzedeler için, bir şeyler yapabilmenin aşkı, heyecanı ve planı içine girerek seferber oldular.
Bu gönül seferberliği örneğinin yaşandığı ülkelerden birisi de Hollanda’ydı. Diğer bir çok dünya ülkesinde olduğu gibi, Hollandalı Türkler, depremin ilk saatlerinden itibaren harekete geçtiler. Ülkenin her köşesinden gönüllüler, topladıkları ayni yardımları tırlar ve minibüslerle Türkiye’ye gönderirken, binlerce jeneratör de ilk etapta THY ile, deprem bölgesine gönderildi.
Hollanda hükümeti de, Hollanda’nın, 65 kişi ve 8 kurtarma köpeğinden oluşan, uzman arama kurtarma ekibi USAR’ı, 15 ton ağırlığında kurtarma araç ve gereciyle deprem bölgesine gönderdi. Hollanda Savunma Bakanlığı da, deprem bölgesindeki yaralıların diğer şehirlere taşınması için, sağlık personeli ile birlikte, bir C-130 nakliye uçağı gönderdi. Belediyeler ve bazı kurumlar Türk ve Hollanda bayraklarını yarıya indirdiler.
Her şehir sakini için 1 euro yardımda bulunan Amsterdam 905,000, Rotterdam 650.000, Utrecht 362.000 euro, başta olmak üzere bir çok belediye, Türkiye’deki depremzedelere bağışta bulundular. Bu yöntemi Hollanda’daki pek çok belediyenin uygulayacağına dair sinyaller var. Belediyelerin yanı sıra, Türk sivil toplum kuruluşları, Türk öğrenci kuruluşları, bazı şirketler aynî ve maddi yardım kampanyaları yürütüyorlar. Depremzedeler için dua programları yanı sıra, Cuma namazı sonrası gıyabi cenaze namazı da kılındı.
Hollanda kamu yayın kurumu NOS’un (9 şubat Perşembe akşamı) haberine göre, Hollanda’da Türkiye için yardım kampanyası yapan, Hollanda yardım kuruluşlarının ortak hesabı GIRO 555, Hollanda Diyanet Vakfı, IHH Hollanda, Hollanda Türk Gönüllüler Vakfı, Islamic Relief, Hasena gibi kuruluşlar 14 milyon Euro topladılar. Giro 555’in, Türkiye için yapacağı ulusal yardım kampanyası ise 13 Şubat Çarşamba günü, etkinlikleri büyük olan ünlülerin katılımıyla yapılacak.
Son dört beş gündür, her akşam, Hollanda gündeminin ele alındığı televizyon tartışma programlarında, Hollanda medyasında tanınmış Karsu Dönmez, Fidan Ekiz, Huri Şahin, Sinan Can, Atilay Uslu, Emine Uğur, Dilara Bilgiç gibi Türkler davet edilerek, Türkiye’deki depreme dikkat çekiliyor.
Hollanda deyince, tahmin edileceği üzere, bir çoğumuzun aklına İslam’a saldırdığı için sarı saçlı politikacı Wilders gelir. Türkiye’de yaşanan çağın büyük buhranı karşısında, Fransız faşist Charlie Hebdo dergisinin tam tersi, Wilders twitter hesabından “güçlü ol Türkiye" mesajı yayınladı.
Hollanda’da bu ve benzeri gelişmeler yaşanırken, insanı derinden düşünceye sevk eden gelişmelerden birisi de, gençlerden, gecenin ilerleyen saatlerinde gelen telefonlardı. Henüz, on beş, on altı yaşlarında olan, Amsterdam’da doğmuş, büyümüş, Türkiye’yi sadece yaz tatillerinde belki toplam dört beş defa görmüş, yarı Türkçe yarı Hollandaca konuşan bu gençlerin, topladıkları aynî yardımı hangi camiye veya kuruluşa teslim edeceklerini soruyorlardı.
Şüphesiz, Oğuz’un çocuklarını harekete geçiren bu Türkiye sevdası, Türkiye aidiyeti, başlı başına bir yazı konusudur.
Değerli dostlarım, elbette, ateşin düştüğü yerde olanlarla aynı oranda acıyı yaşayamayız ve hissedemeyiz. Bu imkânsızdır. Ontolojimiz gereği, Yüce Yaratıcı’nın hikmetinden de sual edemeyiz. Ancak, O’ndan yardım diler, ancak O’nun merhametine sığınırız. Şanı, azameti, kudreti yüce Allah’ın bize verdiği “akıl” ile kendimizi, çevremizi, mevsimleri, gece ve gündüzü, evren ve gezegen yasalarını kısacası yaratılmışları/ayetleri, başımıza gelenleri anlayıp, düşünüp, sorgulayıp, irdeleyip ders çıkarabiliriz.
Milletimizin başı sağ olsun.
Veyis Güngör
10 şubat 2023