Her 10 Kasımda yurdumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü büyük bir saygı ile anıyoruz. Anmaya da devam edeceğiz. Çünkü Atatürk demek; vatan, Cumhuriyet, tam bağımsızlık, eşit vatandaşlık, özgürlük ve çağdaşlık demektir.
Kurtuluş Savaşı öncesi millet büyük bir yoksulluk içindeydi.
“Ordu yok!” Dediler : “Kurulur” dedi.
“Para yok! Dediler: “Bulunur” dedi.
“Düşman çok! Dediler: “Yenilir!” dedi.
Ve Atatürk bu dediklerinin hepsini yaptı.
Çünkü O hiçbir zaman umudunu yitirmedi. Bir sözünde şöyle diyor: “Umutsuz durumlar yoktur! Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra da birçok devrim yapmıştır.
Atatürk, devrimlerinin amacını şöyle açıklamıştır: “Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını bütünüyle çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum durumuna getirmektir.”
Demek ki temel hedef toplumu cahillikten, geri kalmışlıktan kurtarıp, uygar toplumların seviyesine ulaştırmaktır. İşte bunun adı da emansipasyondur.
EMANSİPASYON NEDİR?
Emansipasyon hareketi, sanayi devriminden sonra özellikle Fransız devriminin ve de Aydınlanmanın etkisiyle ortaya çıkmıştır. Böylece özgürlük, eşitlik gibi değerlerin ve kavramların merkezine yerleşmiştir. Başta Hollanda olmak üzere Batı dillerinde özgürlük ve eşitlik yerine genellikle emansipasyon kavramı kullanılır ki bu da tutmuştur.
Örneğin Hollanda 1 Temmuz 1863 tarihinde çıkardığı Emansipasyon Yasası ile köleliği kaldırmıştır.
Emperyalizme karşı verilen ve kazanılan milli kurtuluş savaşları da emansipasyondur. Öyleyse Fransız Devriminden etkilenip, insanları padişahın egemenliğinden kurtarıp, eşit vatandaşlar haline getirmek Cumhuriyetin kuruluşu ile mümkün olmuştur.
Atatürk’ün yaptığı bütün devrimlerin, sosyal hareketlerin hepsini emansipasyon kavramı altında görüp değerlendirebiliriz.
Çünkü emansipasyon demek; özgürlük, eşitlik, kurtuluş demektir. Emansipasyon demek bir ülkenin vatandaşlarının çağdaş ülkelerin vatandaşlarıyla eşit haklara sahip olması, kanun önünde eşit olmaları, özgürlük ve güven ortamında yaşamaları demektir.
Emansipasyon bağımsız bir vatana sahip olmak, her türlü baskıdan ve engellerden kurtulup özgür ve bağımsız bir vatandaş olarak yaşamaktır.
Emansipasyon; bir ulusun kendi kendini yönetmesidir. Yani Atatürk’ün dediği gibi: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
Atatürk ve arkadaşları, Türk ulusuna bu vatanı sağladı, Cumhuriyet yönetimi ile vatandaşlarına eşit haklar getirdi, kadınlara seçme ve seçilme hakkını getirmekle kadınların emansipasyonunu gerçekleştirdi.
Çünkü O birlik ve beraberliğin bir milletin kurtuluşunu yani emansipasyonunu sağlayacağına inanıyordu.
Avrupa bugünkü çağdaş uygarlık düzeyine emansipasyon mücadelesi ile ulaşmıştır. Öyleyse emansipasyon mücadelesinde durmak yok devamlı ileri doğru gitmek vardır.
Cumhuriyet aydınlanmadır. Aydınlanma ise emansipasyondur.
Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyetinin dünyada bir başka eşi yoktur.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti; çağdaş, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bunların tümü birer emansipasyondur.
Bekir Cebeci
(Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili)
İstanbul, 7 Kasım 2024
e-mail: [email protected]