KKTC'de siyasi partilerin seçim kampanyaları sürmekte.
Medyada neredeyse "göze batacak kadar suni" bir şekilde CTP-BG'nin "ipi tek başına göğüsleyeceği" spekülasyonları ile seçmenleri etkilemeye çalışan kimileri CTP-BG konusunda dürüst olsalar "acaba neler demek" zorunda kalırlardı?
"Malzeme ve geçmişteki başarısızlıkları" ortada olan bir partiyi ne kadar "pudralarsanız pudralayın", "ne kadar makyaj yaparsanız, yapın" hatta "botokslarla yüzünü gençleştirmeye de çalışsanız" yüz aynı yüz: bizim bildik CTP!
CTP-BG çalışanları, adayları ve "kemikleşmiş" militanları istedikleri kadar "sorunları çözme konusunda tek doğru parti" oldukları "ambalajını" pazarlamaya çalışsalar da halk "sorunların kaynağı olduklarını" henüz unutmamış durumda.
İsterseniz biraz hatırlatalım:
"Üçüncü dereceden temsilcilerden oluşmuş geçici seçim hükümeti" ile çalışmaya başlanmasıyla birlikte "CTP anlayışının 2008’den beri aynı yerde durduğuna şahit olmadık mı?
CTP-BG Hükümeti'nin 2008’de "duvara toslamasının" en önemli pratik nedeni "CTPvari çalışma anlayışı" değil miydi?
Zamanın CTP-BG Hükümeti söz konusu dönemde "gerçek rakamları Türkiye’den gizlemiş", kendi "başarısızlığından"sıkıştığı yerlerde devletin "hiç dokunulmaması gereken" fonlarını boşaltmış, devletin "bütün kurumlarını zaafa uğratmış" ve sonunda da "nefessiz kalarak" batmış ekonomiyi Türkiye’nin kucağına bırakmamış mıydı?
Tüm bu soruların cevabı açık ve net!
CTP-BG'nin KKTC'ye verdiği hasar 2012 sonuna kadar ancak toparlanabildi. Bu "korkunç boyutlardaki sorumsuzca" hasarın maliyeti Kıbrıs Türkü'ne önemli bir refah kaybı yaşattı. Türkiye'ye de en az 1 Milyar TL ilave maliyet.
CTP-BG döneminde "hesapsiz kitapsız" kaynağa ulaşanlar ve ardından bu ekonomi "bir daha düzelmez" diye bırakıp gidenler, ekonomik dengelerin düzeldigini görünce tekrardan iştahlandılar.
Ancak KKTC halkının da bilmesi gereken gerçek ve onların aynı bize hanedanı hatırlatan bir mantıkla bu defa hesaplayamadıkları bir şey varki o da Türkiye nezdinde tüm kredilerini bitirmiş olmaları! Evet aynen öyle, hiç abartısız durum budur!
CTP-BG bu anlayışıyla açıkca dile getirmek gerekiyorsa Türkiye tarafında tüm kesimlerde "alerji yapıyor" artık. Türkiye’de CTP-BG'nin bu anlayışına yakın duran "kimse" kalmamış durumda!
Rum Kesimi'nde de "yoldaşlarının" hüsrana uğradığını söylemeye gerek yok. Eski "KP" mantığına dayanmış politikalar adanın her iki tarafında da çağdışı kalmış "antika kardeşler" gerçeğini gözler önüne sermekte.
İşte bu nedenlerden dolayı izleyebildiğim kadarıyla Türkiye bu defa "işi sıkı tutmak" ve "Kıbrıs Türkü’nün bir döneminin daha heba olmasını önlemek" niyetinde. Olası bir "CTP-BG'nin de içinde yer alacağı koalisyona karşı önlemler" geliştirmiş durumda.
Kulağıma gelen bazıları aynen şöyle: "Türkiye artık KKTC’ye her ay para göndermek yerine AB’nin yaptığı gibi mali katkıyı önlemler alındıktan sonra serbest bırakmaya kararlı. Yani "KKTC hükümeti önlemleri almadan" Ankara’ya gidip para isteyemeyecek çok yakın gelecekte. "Aylık rutin para aktarma yöntemleri" tamamen ortadan kaldırılacak. Hatta gerekirse protokol askıya alınacak ve özellikle "elektrik dağıtım şebekesinin" işletme devri yapılması ön koşula dönüştürülecek. Daha kolay anlaşıması için altını çizeyim: "elektrik dağıtım şebekesi özel sektöre devredilmeden" protokol çalıştırılmayacak. Buna ek olarak hükümet "programda revizyon isterse" Türkiye "mali katkıyı da" gözden geçirecek ve gerekirse 3.3 Milyar TL’yi azaltacak!
Bunlar bazılarını kızdıracak ama "yazdığım için bana kızmak" yerine yazılmasına neden "olana" dikkatlerini yoğunlaştırmalarını öneririm böylelerine!
Sahi elbette unutmadım, bir de DP-UG var. O da ayrı bir "vakka"! Onu yakında başka bir yazımda ele alacağım ancak şimdilik şu kadarını söyleyebilirim: "Türkiye DP-UG’yi "tek hedefe kilitlenmiş parti" olarak görmekte: paraya! Hiçbir ilke hiçbir ideolojisi olduğuna inanmıyor! Hatta açık örnek vermek gerekirse, "Ercan havaalanı ile ilgili" feryatlarını “böyle önemli bir ihaleyi biz yapmalıydık” diye hayıflanma olarak algılıyor.
Benden aktarması! Dost acı söyler!