Dün Avrupa'da iki önemli seçim yapıldı. Fransa'da başkanlık,Yunanistan'da genel seçimler için halk sandıklara gitti.

Bu iki seçimden en önemlisi Yunanistan seçimi. Çünkü Yunanistan'da alınacak sonuç kısa dönemde yatırımcıları büyük ölçüde etkileyecek. Niye? Çünkü seçim sonuçlarını tahmin etmek zor. Eğer IMF ve Avrupa Komisyonu'yla yapılan anlaşmayı kabul etmeyen partiler iktidara tek başına ya da koalisyon ortağı olarak gelirlerse, işte o zaman Yunanistan, Avrupa Para Sistemi'nin yanında küresel piyasaları da sallayacak demektir.

Yunanistan'da seçimlere katılan partilerden iki büyük parti dışında diğerlerinin çoğu IMF ve AB Komisyonu anlaşmasına karşı çıkıyor ve Avrupa Para Birliği'nden çıkmayı öneriyor. The Wall Street Journal'ın haberine göre IMF, genel seçimlerin ardından harcamaların 3 milyar euro kısılmasını istiyor. Ve yine aynı anlaşmaya göre 2013-2014 yılları arasında toplam harcama kesintisinin 12 milyar euro olması koşulu var.

Eğer Yunanistan seçimlerin ardından anlaşma koşullarına uymazsa pek çok alacaklı ellerinde ödenmeyen senetlerle kalabilir. Borçların önemli bir kısmının silinmesine rağmen, kalan kısımlar özellikle resmi ellerde bulunuyor. Böyle bir olasılıkta pek çok Avrupa Para Birliği üyesi devlet zarara uğrayabilir.

Yunanistan ekonomisinin IMF ve AB desteği ile ayakta durmasının yanı sıra ülkede siyasi belirsizliğin yarattığı yeni bir tehlike var. İşte bütün bu risklere rağmen S&P kredi derecelendirme kuruluşu, Yunanistan'ın notunu seçici temerrütten CCC'ye yükseltti! Aynı gün Türkiye'nin BB olan notunun görünümünü de pozitiften durağana çevirdi.
Hatırlayacaksınız, Türkiye'de 12 Haziran genel seçimleri öncesinde notçu kuruluşlara "Niye Türkiye'nin notunu artırmıyorsunuz?" diye sorulduğunda cevap, "Seçim öncesi siyasi belirsizlik var belki koalisyon olur bu nedenle bekleyeceğiz"olmuştu. Oysa aynı notçu, Yunanistan'ın dünyayı sallayacak olan seçim sonucu belirsizliği karşısında not artışı yaptı.
İşte bu nedenle Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin notunun pozitiften durağana çevrilmesinin ideolojik olduğunu ileri sürdü. Başbakan çok haklı. Böyle bir notlamayı başka türlü açıklamak mümkün olamaz.

Gelelim S&P'nin Başbakan Erdoğan'ın açıklamasına verdiği cevaba... S&P yetkilisi, "Kamuoyuna da duyurduğumuz gibi, Türkiye'nin kredi notu görünümünü, ülkeye gelen dış talebin azalması ve kötüleşen ticaret hadlerinin Türk ekonomisinin yeniden dengelenmesine engel olabileceği için değiştirdik. Aynı zamanda, Türkiye'nin kredi notunu da teyit ettik. Kredi not görünümünün pozitiften durağana revize edilmesi, Türkiye'nin kredi notunun önümüzdeki 12 ve 18 ayda aynı kalacağına yönelik görüşümüzü yansıtıyor" dedi.

Görünüm değişimi için haklı bir gerekçe olamaz bu açıklama. Çünkü dış talebin azaldığı ileri sürülüyor ama... Türkiye'nin 2012'nin ilk dört ayında ihracatı buna rağmen geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.9 oranında çoğaldı. Ayrıca notçu kuruluş, dış talep analizini bir zaman serisine bakarak ve ileriyi tahmin ederek bulabilir ancak. Yoksa bu tür istatistiki tahminlerde farklı varsayımlara dayanarak herkes farklı sonuçlara varabilir.

Kaldı ki bu filmi biz daha önce de gördük. 2008 krizinde, "IMF'den 35 milyar dolar almazsanız batarsınız" diyerek ortalığı toz dumana katanlar sonra gidip Başbakan'dan özür dilediler.

Gelelim notçunun diğer gerekçesi olan dış ticaret hadlerinin kötüleşmesine... Dış ticaret hadleri sadece Türkiye için değil, petrol üreticisi olmayan bütün ülkeler için son altı yıldır kötüleşti. Petrol fiyatları artarken diğer ürün fiyatları aynı hızla yükselmedi. Dolayısıyla bu gerekçeyi sadece Türkiye için ileri süremezsiniz.

Bu durumda petrol üretmeyen bütün ülkeler için dış ticaret hadlerini gerekçe kabul edip onların görünümünü de olumsuz yönde değiştirmeniz gerekiyor. Türkiye'nin görünümünü olumsuza çevirmek için böyle bir gerekçeyi ileri sürerken aynı durumdaki Yunanistan'ın notunu artırmak tutarsızlıktan da öte bir kasıttır.

Anlayacağız Türkiye'ye yapılan bu kasıtlı haksızlık ideolojik nedenlere dayanıyor. Türkiye'nin sıçraması engellenmek, bölgesel liderliği ve küresel bir kutup ülke olma başarısı durdurulmak isteniyor.

(Sabah gazetesinden alınmıştır)