Ülke gündeminde çok farklı ve çetin meseleler var. Buna rağmen, başladığımız ‘eksen’ tartışmaları ve Türk Dış Politikasının geldiği noktaya dair görüşlerimizi tamamlamak isabetli olacaktır. Zaten sıcak gündemin mevzularını, çok sayıda yetkin yazarımız irdeliyor.
Serimizin bundan önceki 3 yazısında, Türk Devleti’nin çevresindeki veya uzak coğrafyalardaki ülkelerle ilişkilerini ele almıştık. Sorunlu olduğumuz veya bize düşmanlık besleyen devletleri sona bırakıyoruz. Kaldığımız yerden devam edelim.
Pakistan:
Türk Devletleri Teşkilatı üyesi olan Türk soylu ülkelerden sonraki en dost ve kardeş ülke Pakistan’dır. 1947’de Hindistan’dan bağımsızlığını kazanan Pakistan, 253 milyon nüfusuyla, büyük ve önemli bir devlettir. Ülke coğrafyası, geçmişte bazı Türk devletlerinin sınırları içinde yer aldı.
Türkiye-Pakistan ilişkilerine ve aradaki kardeşlik hukukuna dair söylenecek çok söz var. Ama konu, bu yazının hacmini ve amacını aşar. Sadece şunu söyleyelim: Pakistan veya Türkiye’de siyasî yönetim nasıl olursa olsun, kardeşlik ilişkisi her zaman baki olmuştur.
Afganistan:
Dünya güzeli ve doğal zenginliklere sahip bir coğrafyada bulunması, belki de Afganistan’ın en büyük talihsizliğidir. Tarihî arkaplan bir yana, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile NATO ekseni (ABD) arasındaki nüfuz mücadelesinin kurbanı olan Afganistan, 1979’da, Sovyetler destekli bir askeri darbenin ardından, Kızılordu işgaline uğradı.
Yaklaşık 10 yıl süren işgal ve İslamî temelli direnişin ardından, Sovyetler Birliği, Afganistan’dan çekildi. Fakat bu kez de Afganistan direnişi, ABD ve yancılarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Atatürk döneminde Afganistan’la sıcak ilişkiler kuran Türkiye, yaşanan onca çalkantılı süreçlere rağmen, bu ülkeyle dostluğunu ve kardeşliğini hep korudu.
Moğolistan:
Ötüken ve Orhun Vadisi’nin yer aldığı, kadim atayurdumuz Moğolistan’la ilişkilerimiz, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra hızla gelişti. Orhun Vadisi’ndeki Bilge Kağan Anıtı ve Külliyesi, Türk-Moğol ortak çalışmasıyla gün yüzüne kavuştu. Türkiye, Başkent Ulanbatur’dan Orhun’a ulaşan 300 kilometrelik asfalt yolu yaptı.
Moğolistan Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret etti. İki kardeş ülke arasında çok sayıda işbirliği anlaşması imzalandı. Bugün Moğolistan, Türkiye’yi hem dost bir ülke, hem de uluslararası ilişkilerde güvenilir bir ortak olarak görüyor.
Malezya:
Asya-Pasifik bölgesinin, nispeten daha kalkınmış ülkelerinden birisi olan Malezya, aynı zamanda Müslümanlığın en temiz şekilde yaşandığı ülkelerdendir. 32 milyonu aşan nüfusuyla önemli bir devlettir.
Müslümanlıkla, 14. Yüzyıldan itibaren, Arap ve Hintli tüccarlar vasıtasıyla tanışan Malezya, bugün de İslamî hassasiyeti yüksek olan ülkelerden birisidir. Siyasî yönetimler değişse de, Malezya-Türkiye ilişkileri her zaman olduğu gibi bugün de dostça ve kardeşçe yürümektedir.
Endonezya:
İslamiyet, Endonezya’da 13. Yüzyıldan itibaren yayılmaya başladı. 550 bin camisi bulunan ve Müslümanlığın katıksız yaşandığı ülkelerden olan Endonezya, 282 milyonluk nüfusuyla en kalabalık Müslüman ülke olduğu gibi, dünya nüfus sıralamasında 4’üncüdür.
Endonezya, tarih boyunca Türkiye ile sıcak ve samimi bir ilişki içinde oldu. Bilhassa Portekiz saldırılarına karşı, Endonezya, Türkiye’den destek ve yardım aldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, 1950’den itibaren diplomatik ilişki kurduğu Endonezya ile ilişkilerimiz her geçen gün, dostane temelde gelişmektedir.
Bangladeş:
Hint coğrafyasının önemli bir parçası olan Bangladeş, 174 milyonu aşan nüfusuyla, İslam Dünyasının en kalabalık ülkelerinden birisidir. 1947’de Hindistan’dan bağımsız hale gelen Pakistan’ın bir parçası olan Bangladeş, 1971’de Pakistan’dan ayrıldı.
Türkiye’nin Pakistan’la olan sıcak ilişkileri, Bangladeş’le olan ilişkilerimizi zaman zaman gölgeledi. Bunda, Bangladeş’te oluşan ‘Sovyetlere yakın’ yönetim yapısının yanı sıra, Pakistan’la birliği savunan İslamî yapılanmaların da etkisi oldu. Bangladeş Cumhurbaşkanı Ziyaur Rahman’ın 1978’de Türkiye’yi ziyareti, ilişkilerde bir dönüm noktası oldu.
Bangladeş’in CHP’sine karşılık gelen Bangladeş Avamî Birliği’nin Türkiye’ye karşı soğuk duruşu, özellikle 2009’la Ağustos 2024 arasında ülkeyi yöneten Başbakan Şeyh Hasina Vecid’in mesafeli politikaları, Türkiye ile olan ilişkilerin gelişmesini yavaşlattı.
Her şeye rağmen Türkiye-Bangladeş ilişkileri, her geçen yıl daha da iyileşmektedir.
Hindistan:
1 milyar 441 milyonluk nüfusuyla, Çin’i geride bırakarak dünyanın en kalabalık ülkesi haline gelen Hindistan’la Türklerin ilişkisi Milattan Önce 2.500’lü yıllara kadar uzansa da Miladî 1. Yüzyıldan itibaren Hindistan’da Türkler görünürlük kazanır. Zaman zaman gel-gitler yaşansa da, 10. Yüzyıldan itibaren Türkler; önce Turişkalar, sonra da Gazneliler kimliğiyle bölgeye hâkim oldu.
1526’dan itibaren, Hindistan’da Babürşahlar dönemi başlar. 1600’de Hindistan’a, ticarî şirketlerle ayak basan İngilizler, 1858’den itibaren bu büyük ülkede hâkimiyet kurar. Ta ki, 1947’deki bağımsızlığı kadar…
Türk Devleti’nin Hindistan’la ilişkileri, biraz da Müslüman nüfus yoğunluğunun bu ülkede sebep olduğu kuşkuların gölgesinde yürüdü. Türkiye’nin Pakistan’la olan sıcak ilişkileri de Hindistan tarafından hep kuşkuyla karşılandı. Bununla birlikte, iki ülke arasındaki ilişkiler, kopmadan ve ticarî zorunlulukların gereklerine uygun şekilde gelişti. Arada bazı sorunlu alanlar bulunsa da, Türkiye’nin Hindistan’la ilişkileri, ‘ılık ama mesafeli’ şekilde devam ediyor.
Çin:
Dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını 2024 yılında Hindistan’a kaptıran Çin, 1 milyar 417 milyon nüfusuyla, en kalabalık 2. ülke durumundadır. Dünya ekonomisinden aldığı pay itibarıyla ABD’den sonra 2. sırada yer alan Çin’in, yakın bir gelecekte ABD’yi geçerek, liderliği ele alması bekleniyor.
Türk-Çin ilişkileri, tarih boyunca hem çekişmeli, hem de birbirine ekonomik-ticarî bakımdan bağımlı şekilde yürümüştür. Egemenlik alanları bakımından, iki ülke arasında zaman zaman gel-gitler yaşanmış; hatta 630’da Çinlilere yenilen Göktürkler, 50 yıl boyunca Çin esareti altında kalmıştır. Kürşat’ın 39 arkadaşıyla Çin’e karşı isyanı da bu döneme denk gelir. 682’de bağımsızlığı kazanan Göktürkler, Çin’e karşı 46 kez başarılı sefer düzenledi.
Türklerle olan çekişmeli ilişkiler, Çinlilere Çin Seddi’ni yaptırdı. Yan kollarıyla birlikte 21 bin 196 km olan Çin Seddi’nin günümüze ulaşan bölümü yaklaşık 2 bin 500 kilometredir.
Günümüzde Türk Devleti’nin Çin’le ilişkileri, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yapılan baskıların gölgesinde yürümektedir. Çin’in ekonomik gelişmesini baskılamaya çalışan ABD, bu uğurda Uygur Türklerini de kullanmaya çalışmakta; zaman zaman Doğu Türkistan’daki durumu abartılı şekilde gündeme getirerek, Türk-Çin ilişkilerini bozmaya çalışmaktadır.
Her şeye rağmen Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler, biraz da ekonomik-ticarî bağların sıkılığının da etkisiyle, ılıman bir iklimde yürümektedir.
Türkiye’nin, komşularının yanı sıra çok sayıda dünya ülkesiyle olan ilişkilerini ve ‘Sıfır Komşu’ eleştirilerine karşılık, saha gerçeklerini özetlemeye çalıştığımız bu dizi yazı, biraz daha devam edecek.
Okurların sabır ve anlayışına sığınarak…