Azur demiş ki “Ben suyun ve göğün rengiyim, tüm yaratılmışlar huzuru bende bulacak.” Barut homurdanmış “Sözüm sözdür; senin verdiğin huzuru ben alacağım.”
Ve insanoğlu yeryüzüne düşmüş.
Güneş’in ıhlamur tazesi oklarını fırlattığı azurlu suların huzur rüzgarından divane olmuş ıslak vaha rengi kumsallar vardı bir zamanlar. Azurun içinde süveyda nedir bilmeyen yaratılmışlar vardı. Sandılar ki lavantayla kuvarsın anlaşıp günü bitirme vakti geldiğinde ıhlamur kokulu güneş geçici vedasını edecek ve geriye sadece huzurun gölgesi kalacak.
Yanıldılar. Önce kumsallarına ardından sularına başka canlılar düştü. Hiçbiri izin istemedi evlerini istila ederken, sularını zapt ederken… Çocuklarını katlettiler, sığınaklarını yerle bir ettiler. Kimini esir aldılar işkence ettiler kimilerinin oracıkta kesildi nefesi. Güçlüler son ana kadar mücadeleden vazgeçmediler, çırpınarak nefes almaya devam ettiler dev ölüm güvertelerinde. Örümcek ağlarında verdi kimi son nefesini. Yanı başında çırpınan arkadaşlarını izlediler öylece… Kanlı elleriyle soğuk ruhlarını besleyen insanoğlu dur durak bilmedi. Öyle ki azuru barut rengine dönüştürürken kendini de bir akrep gibi sokacağını bildiği halde yaptı tüm bu kötülükleri. Ne yerde durmak bildi ne gökte… Vardığı noktada bu sefer daha donanımlı daha vahşi daha cüretkar üstelik. Kötülüğün nasır tuttuğu hissiz ellerinde her saniye bir barut patlıyor insanoğlu denen yaratılmışın. Barutun kokusu da rengi de tüm bedeni gibi ruhuna tesir etmiş.
Duyarlı insanoğlu sözüm sana. Biliyorum sayıca çok ama çok az kaldık. Okyanuslar ölüyor, deniz canlılarının soyu tükeniyor, gezegen intihara sürükleniyor… Her gün 800 yılda ise 300 bin balina ve yunus göz göre göre katlediliyor! Dünya çapındaki en güncel analiz, 17 yıllık bir süreçte 8,5 milyon deniz kaplumbağasının yan av (bycatch) olarak yakalandığını, yaralandığını ve öldüğünü tahmin ediyor.
Son 51 yıldan bu yana büyük balık türlerinin %90’ını kaybettiğimizi biliyor muydunuz? Üstelik bu ticari katliamlar sadece deniz canlılarının hayatına mal olmuyor, nice karides çiftlikleri gibi çalışma alanlarında kölelik (çocuk köleler özellikle) sistemi hakim. İşin bu tarafı da oldukça üzücü dramlarla dolu.
Lütfen o derin uykundan uyan duyarlı insanoğlu. Mışıl mışıl uyuduğun o tatlı rüyanın çok yakında zehri zerk olacak damarlarına. Hem kendi yaşam alanımıza sahip çıkalım hem de bizden başka içinde ne kadar yaratılmış varsa onlarınkine. Ancak böyle bulacağız o çok beklediğimiz ama bir türlü gelmeyen huzuru.