Avrupa Birliği bugünden itibaren yeni bir sayfa açıyor denebilir. Bir süredir beklenen kırılma nihayet gerçekleşti ve AB’nin kabuk değiştirme dönemi başladı. Bu konu farklı pencerelerden değerlendirilebilir. Yunanistan, İspanya, İrlanda, Fransa, İngiltere ve nihayet Almanya. Görüldüğü gibi AB de pencereden bol birşey yok.
Yunanistan’da seçimler sonrasında meydana gelen değişikliğin AB içinde yaratabileceği sarsıntı ve muhtemel neticelerini geçtiğimiz aylarda kaleme almıştık. Yunanistan’a tanınan dört aylık borç erteleme süresi bitiminde anlaşma olmasını beklemek gerçekten Almanya için büyük bir kumar oldu. Otuz yıldır AB’nin gözdesi olarak korunan bir ülke aniden gözden çıkarılabilir mi! Buna birilerinin tek başına gücünün yetmesi çok zor hatta imkansız gibi denebilir. Bu durumda Yunanistan’a, borçlarını ödemiyor, gereken ekonomik tedbirleri almıyor diye (bu tedbirler manzumesi özellikle Almanya tarafından dikte ediliyor) güç birliği koalisyonu kurulabilir mi?
Yunanistan uzun yıllar Akdeniz’in nimetlerinden faydalanarak rahat nesiller yetiştirdi. Bu süre içerisinde doğal olarak çalışan nüfusun üretim azmi azaldı. Yıllar boyunca büyük gelir kaynağı turizim olan ülke, AB’nin tarım politikaları sonucu fazla emek sarfetmeden büyük miktarlarda tarım ve hayvancılık desteği aldı. Bu kaynaklardan yararlanan üreticiler bu yardımları sürdürülebilir ekonomik yapının oluşturulması için yatırım amaçlı kullanacağına, mutlu bir tatil dönemi giderlerini karşılamak için kullandı. AB verdiği yardımları ve hibeleri denetlemediği için ülke içindeki gelişmelerden haberdar olamadı.
Nato üyesi Türkiye doğudaki sınır görevlisi olarak değerlendirilirken, Yunanistan AB’nin sınırı olarak kabul edildi ve biraz da bu görevi dolayısıyla her isteği karşılandı. Ancak yeni yüz yılda bu ihtiyaçlar azalmaya başladı, hatta AB’nin patronları farklı düşüncelere kapılarak yeni gözde ülkeler belirlediler. Ortak çok olunca geçinmek daha zor oluyor. Patronlar kim en kuvvetli demeye başlayınca ekonomisi zorda olanlar sesizce durumu kabullendiler. Aradaki fark ise yeni nesil olan “kravatsızlar” farklı düşüncelerini sesli olarak konuşmaya başladı.
Kısa sürede yükselen tansiyon Yunanistan için dönüm noktası oldu ve borçların yeniden yapılandırılması ve patronların uygun gördüğü ekonomik ve sosyal yasaların geçirilmesi konusunda halk oylamasına gidildi.
Patronlar blöflerinin görüleceğini düşündü mü!