Davos kasabası, İsviçre’nin Graubünden kantonunda deniz seviyesinden 1,560 metre yükseklikte Alp dağlarında şirin bir yer. Dünya Ekonomik Forumu 1971 yılından beri burada toplanıyor. Kurulduğu ilk yıllarda doğal olarak böyle popüler olmayı beklemiyordu ancak her geçen yıl dünya siyasetinde yarattığı etkisi artarak bugünlere ulaştı. Davos toplantılarının yarattığı tartışma ortamlarının ve sonuçlarının 1990 lı yıllardan itibaren ülkeler üzerindeki siyasi ve ekonomik etkileri giderek daha çok hissedilmeye başlandı. Sadece girişimciler açısından değil ülkelerin yöneticileri, hükümet ve devlet başkanlarına kadar pek çok kişi düşüncelerini burada izah etmeye çalışarak gereken destek oluşumunu sağlamaya çalışıyor.
Kıbrıs adasında devam etmekte olan toplumlararası görüşmelerin mutlu sona ulaşmasına yardımcı olabileceği düşüncesi ile BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Eide Ocak ayındaki Davos toplantıları fırsatını iyi kullanarak her iki toplumun liderini İsviçre’de bir araya getirmeyi başardı. Aylardır adada toplantılara devam edilsede, burada ana maksat görsel medya önünde yapılan toplantının yaratacağı etki ile adada 1963 yılından beri süregelen sorunun çözümlenmesine olanak sağlamaktır. Siyasi paylaşımlardaki sorunlar çözümlendikten sonra asıl konu olan ve toprak ve mülkiyet düzenlemelerinde ihtiyaç duyulacak olan mali kaynakların bulunması Davos’da görücüye çıktı.
Annan referandumu sırasında mülkiyet konularında ortaya çıkacak benzer mali sorunların çözümlenebilmesi için uluslararası çağrı yapılmış ve Kıbrıs sorununun artık mutlaka çözülmesini isteyen çevrelerce bu çağrıya cevap olarak çerez parası diyebileceğimiz miktarda para toplanabilmişti. Zaten sonuçta Annan planı için yapılan halk oylamasına Kıbrıs Rum Halkı hayır diyerek tartışmaları sona erdirmişti. Aradan yıllar geçti, Adanın çevresinde bulunan hidrokarbon yatakları Ada dışındaki tüm ülkeleri bir an önce Adada yeni bir federal devlet kurulabilmesi için Türk ve Rum tarafları teşvik etmeleri yönünde heyecanlandırdı. Buradan hareketle mali yardım bulabilmek için gidilen Davos toplantıları 2004 yılında elde edilen neticelere göre çok verimli geçti denebilir. Ancak toplanan rakamın 20 milyar dolardan daha fazla olması beklenen mali külfete ne kadar yaklaştığı henüz bilinmiyor. Zaman içerisinde konu mutlaka netleşecektir.
Avrupa Birliği ve diğer ülkeler tarafından konuya nekadar ciddiyet ile bakıldığının anlaşılabilmesi açısından küçük bir örnek verilebilir. Avrupa Birliği ülkede süren savaş hali sebebiyle topraklarından ayrılıp Türkiye üzerinden kendisine ulaşmaya çalışan Suriye vatandaşlarının Türkiye’de tutulup kendi sınırlarına varışın hernepahasına olursa olsun engellenmesi için Türkiye’ye üç milyar Euro yardım yapmaya karar verdi ve henüz AB içinde bu yardım için anlaşma sağlanamadı ve Ege denizinde hergün onlarca mülteci ölüyor.
Buradan hareketle Kıbrıs adasının payına ne düşeceği tahmin edilebilir.