Diaspora, yapısı gereği aidiyet duyduğu ülke ve topluluklara sorumluluk duyar. O ülke ve topluluklarda meydana gelen olaylardan etkilenir. Bazen üzülür. Bazen sevinir. Gerektiği zaman da yas tutar. Psikolojik ve maddi olarak dayanışma içine girer. İmkanları ölçüsünde maddi yardımda bulunur. Akrabalarını gözetir, korur. Velhasıl diaspora transnasyonal bir kimlik ve sorumluluk taşır. Birden fazla ülke ve toplulukla meşgul olur. Bu durum; diasporanın zenginliği olabileceği gibi, zaman zaman zor durumlarla muhatap olmasını beraberinde getirir. Diasporanın aidiyeti her iki ülke ve toplum tarafından sorgulanmaya müsaittir.
Avrupa Türk diasporası da, başta içinde yaşadıkları ülkeler olmak üzere, aidiyet duydukları ülke Türkiye ve gönül coğrafyasıyla yakından ilgilenmektedir. Avrupa Türk diasporası, bir taraftan Avrupa ülkelerinin karşı karşıya olduğu sorunlar; ırkçılık, islamofobi, ekonomik kriz, ötekileştirme, aşırı sağın yükselişi ile muhataptır, diğer taraftan da, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı çok uluslu terör sorunu ve sonuçlarıyla da iç içedir. Siz buna bir de kültür ve medeniyet coğrafyamızın, insanlarının muhatap olduğu zorunlu göç, soykırım, yoksulluk sorunlarını da ekleyebilirsiniz. Hatta Avrupa Türk diasporası, ait olduğu medeniyet tasavvuru gereği dünyadaki tüm mazlumların da dertlerine ilgi duyar, yardımcı olmaya çalışır. Böyle çok boyutlu bir sorumluluk Avrupa Türk diasporasının yükünü ağırlaştırmaktadır…
Avrupa Türk diasporasını son aylarda en çok meşgul eden, şüphesiz 15 Temmuz kanlı darbesi ve devamındaki gelişmelerdir. Gerek darbe öncesi, gerek darbe sonrası Avrupa ülkelerinde Türkiye, Türkler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yapılan yalan ve yanlış haberler diasporayı derinden rahatsız etmektedir. Diaspora medya ve karar vericiler tarafından yapılan haksızlık karşısında istenilen etkiyi ve tavrı gösterememenin ıstırabı içindedir. Seslerini hakkıyla duyuramamanın acısını yaşıyorlar. Kahrını çekiyorlar. Elli yıldır birlikte yaşadıkları ülkelerin Türkiye ve Erdoğan hakkındaki acımasız tutum ve davranışlarını izah etmekte zorlanıyorlar. Tabii ki, bu ortamdan yararlanan, bulanık suda balık avlayan provokatör cibilliyetsizlerin de kahpe oyunları, şahsi hesaplarıyla millet meselesini karıştıran şak şakcılar da diasporanın işini zorlaştırıyor. Ki, bu fırsatçılar kendilerini sureti haktan gösterip, milleti ve ülkesi için bir şeyler yapmak isteyenlere çamur atmaktan geri kalmıyorlar. Ve böylece ortalık karışıyor. Kimin ne yaptığı, neye hizmet ettiği belli olmuyor…
Avrupa Türk diasporasını etkileyen bir başka gelişme de, Türkiye -Avrupa Birliği ilişkileridir. Bilindiği üzere, ilişkilerde son aylarda olumsuzluklar yaşanıyor. Geçtiğimiz aylarda Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile ilgili aldığı tavsiye kararı, Avrupa’da Türkiye ve Erdoğan karşıtlığını körüklemiştir. Bundan da en çok etkilenen, Avrupa Birliği -Türkiye ilişkilerinde mevzubahis olmamalarına rağmen, Avrupa Türkleri olmuştur. Oysa bu ilişkilerde fasıllardan birisi de Avrupalı Türkler olmalıdır.
Diğer taraftan, Avrupa seçim sathı mahalline girmiştir. Özellikle sağ ve ırkçı partiler, ama zaman zaman da sol partiler, yukarıda ifade edilen sorunları kullanacaklardır. Seçmenden oy devşirmek için başta mülteci sorunu olmak üzere Müslümanları, Türkleri ve Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerini malzeme yapacaklardır. 2017 Avrupa’da Türk diasporası için çetin geçecektir.
Velhasıl, Diasporanın yükü ağır ve işi zordur…