Bugün İzmir'de yaşanan terör saldırısında şehid olan kahraman polis memurumuza ve adliye memurumuza Cenab-ı Hak'dan rahmet diliyorum. Bugün izlediklerimiz şunu bir kez daha gösterdi ki bu ülkenin kahramanı bitmez. Allah mekanlarını cennet etsin.
Yazıma İzmir'de gerçekleşen başka bir hadiseyi ele alarak devam edeceğim. İzmir'de yılbaşından önce yaşanmış bir hadise. Benzeri eminim birçok yerde yaşanmıştır. Birkaç Müslüman, yılbaşının kutlanmasına karşı bildiri broşürü dağıtıyor. Biri kız biri erkek iki kişi de onlara sözlü ve kısmen fiziki şiddet uygulayarak engel oluyor. Görüntü bundan ibaret.
Türkiye'de Ak Parti iktidara geldikten sonra bir kesim yaşam tarzı üzerinden siyasi iktidar üzerinde baskı kurmaya çalıştı. Bu ilk yıllarda Türkiye İran'laşacak yahut Malezya'laşacak gibi söylemlerle dillendirildi. Yıllar içerisinde birçok farklı kelimeyle aynı baskı uygulanageldi. Son üç dört yıldan bu yana ise 'yaşam tarzına müdahale' terkibi birçok siyasi argümanın temeli yapıldı. Siyasi iktidar, ülkede bir kesimin yaşam tarzına müdahale etmekle suçlandı ve suçlanıyor. Peki suçlayan insanlar kimler ve ne yapıyorlar diye biraz eğilip bakınca işlerin 'söylenenden' biraz farklı olduğunu görüyoruz.
Yaşam tarzına müdahale edildiğini söyleyen kişilerin aslında başkalarının yaşam tarzlarına müdahale etmelerine izin verilmeyen kişiler olduğunu görüyoruz. Daha açık ifadeyle, yaşam tarzıma müdahale ediliyor diyen insanlar başkalarının yaşam tarzlarına yıllarca müdahale etmiş hatta bunu yaşam tarzı haline getirmiş insanlar. Bu zorbalıklarına izin verilmediği için kopuyor tüm yaygara.
İzlediğim videoya tekrar dönmek istiyorum. Videoda bildiri dağıtan kişiye saldıran kız ve erkek kısmen konuşarak kısmen slogan atarak şunları söylüyor. "Siz Işid'i desteklersiniz, El Nusra'yı desteklersiniz. Çocuklara tecavüz edersiniz. Hristiyan düşmanlığı yapıyorsunuz. İnsanlığa düşmanlık ediyorsunuz. Küçük çocukları yaşlı adamlara peşkeş çekiyorsunuz." Ve buna benzer birçok şey. Bunları söylerken de bir yandan fiziksel müdahalede bulunuyor çevredekileri de galeyana getirmeye çalışıyorlar.
Söyledikleri ne kadar rahatsız edici değil mi? Terörist desteklemek, çocuk tecavüzü, insanlık suçu.. Peki bunları Nasıl yapıyorlar?
- Bildiri dağıtarak.
İşte durum burada kangren olmuş vaziyette. Ülkede binlerce belki de milyonlarca böyle insan var. Karşısındakini en ağır şeylerle itham etmeye hazır. Halbuki oradaki gençler orada bildiri dağıtan adamı belki de hiç tanımıyorlar. Nasıl bir insan olduğunu, hikayesini, sabah kaçta kalktığını, akşama kadar ne yaptığını ilaahir.. hiçbirşeyini bilmiyorlar. Ama tanımadıkları bu adamı çok ciddi ve çocuk tecavüzü gibi ağır şeylerle itham edebiliyorlar. Bu durum çok ağır ve kronikleşmiş bir durum. Bunun temelinde yatan şey de tahammülsüzlük.
Yılbaşı olayının Müslümanlarca çok fazla abartıldığını düşünüyorum ve önemsiz bir konu olduğu fikrindeyim. Buradan hareketle o broşür dağıtma işinin de son derece lüzumsuz birşey olduğu kanısındayım. Müslümanlığı hakkıyla yaşar ve tebliği gerektiği gibi yaparsak böyle sonuç getirmeyecek propaganda yöntemlerine başvurmamıza hiç gerek kalmaz. Ama yine de eğer birileri ben bu metodu seçiyorum ve broşür dağıtacağım derse de buna karşı çıkmam. Katılmasam da tahammül ederim.
Üniversitede okurken her gün okul duvarlarında yüzlerce afiş görüyordum, çoğundaki şeyler benim için oldukça gülünçtü ve yazanlar için kuru ve boş avuntudan başka hiçbir şey ifade etmiyordu. Kolektifler ve bilmem hangi ayın gençliği yapıları abidik gubidik sloganlara ve kötü hazırlanmış fotokopi broşürlere bizi her gün maruz bırakıyorlardı. Ama bir tanesine bile ses çıkarmadık tahammül ettik. Yine karşılaşayım yine tahammül ederim o da sıkıntı değil. Ama aynı tahammülü de insan karşı taraftan bekler yani.
Sırf bildiri dağıttı diye insanın yüzüne tecavüzcüsün diyerek hönkürmenin adını ben koyamıyorum.