T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın (YTB) sitesinde "Yurtdışındaki Vatandaşlarımıza Yönelik Kamu Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi´nin Kapanış Toplantısı Yapıldı" başlıklı bir yazı yayınlandı.

Toplantıda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2019’un başından bugüne kadar proje kapsamında yurt dışındaki vatandaşlara yönelik 17 farklı konuda yasal ve idari iyileştirmenin hayata geçirildiğine dikkat çekmiş. Buna göre "Kamu Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi" kapsamında yurt dışında yaşayan vatandaşların talepleri tespit edilerek, boşanma kararlarının tescilinden, yabancı ehliyetlerin Türkiye'de kullanım süresine, vatandaşların çocuklarının korunmasından, emeklilerin yarı zamanlı çalışmasına uzanan 17 farklı konuda yasal ve idari iyileştirme hayata geçirilmiş.

Bakan Ersoy'un yaptıkları, yapamadıkları yanında devede kulak sayılır. Yurtdışında yaşayan bir gazeteci olarak AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana yurtdışındaki vatandaşların sorunlarının azalmayıp arttığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Türkiye'den Londra'ya toplumu dinlemeye gelenler ya dinler gibi göründüler ya da kendi isteklerini anlatıp gittiler. Çoğu bizim toplumdan memlekete döviz-yatırım, yaşadıkları ülkede de bol kulis ve iktidarın propagandasını yapmasını istedi. Kısaca Türkiye'den yurtdışındaki toplumu sağmal inek ya da kibarcası "kiler" olarak gördüler. Türkiye'deki eş, dost, hısım, akraba zaten "kiler" olarak görüyordu zaten iktidarın da böyle yaklaşması hüzünlü tabii. Birleşik Krallık'taki (BK) toplum tarihini ele aldığım üç ciltlik çalışmanın adını bu nedenle "Londra'da Bizim'Kiler" koymuştum. "Londra'da Bizim'Kiler"de yer alan "Türkiyeli toplumun Türkiye'den beklentileri" bölümü şöyledir:

"BK, Türkiye kökenli etnik toplum üyelerine çifte vatandaşlık hakkı tanımaktadır. Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği toplum üyelerinin çifte vatandaş olarak haklarını kullanmasını teşvik etse de çifte vatandaşlık için Büyükelçilikten izin talep alma zorunluluğu bulunuyor. Başkonsolosluk verilerine göre 2012’de çifte vatandaş sayısı 70 bin dolayında. Toplumun Türkiye’den beklentileri arasında Londra’da da eğitim ve kültürel yatırımların yapması, Türkiye’ye yönelik seçme hakkının yanı sıra seçilme hakkı verilmesi, İngiltere’nin uyguladığı vize engelinin aşılması, konsolosluk işlerinde kolaylık ve sadelik sağlanması sayılabilir...

Ekonomide vatandaşların yetişkin döneminde yurtdışına çıkması beyin ve emek göçü olarak adlandırılabilir. Türkiye’de hükümetlerin yurtdışına çıkan vatandaşların entelektüel ve maddi birikimlerinden yararlanmak için ciddi bir stratejisi ya da programı ne yazık ki yoktur. Ayrıca 'Şimdiye kadar, göçü geriye döndürecek politikaların üretildiği, yurtdışındaki asimilasyona karşı ciddi bir girişimde bulunulduğu' söylenemez.

Londra’daki dernek temsilcilerinde 'Londra’ya uzun aralıklarla da olsa gelip vatandaşların sorunlarını dinleyen parlamenter ya da araştırmacıların hazırladıkları raporların değerlendirmeye alınmadığı' kanısı yaygındır. Türkiye’den gelen parlamenterlerin iktidara muhalif isim, kurum ve kuruluşları dinlememesi, hatta onları öteleyen bir politika gütmesi de toplumdaki tepkiler arasında sayılabilir."

Sorunlara sorun ekleniyor demiştim ya işte bir kaç örnek: Kitapta yer almayan toplumunu tedirgin eden bir başka konu da Türkiye'nin yurtdışında yaşayan vatandaşlarının Türkiye'deki finans bilgilerini OECD, AB ve G20 ülkelerinden gelecek talep doğrultusunda paylaşıma açmasıdır. Yurtdışında ikameti görünen Türkiye'den emekli olanların Türkiye'deki sağlık sisteminden yararlanamamalıdır. Bu liste uzatabilir...

Bence toplumun sorunları, toplumdan öğrenilerek ve toplumla birlikte çözülür. Başkonsolosluğun kapısının topluma açık olması yetmez, başkonsolosun da dışarı çıkması gerekir sanırım.

(acikgazete.com'dan)