HÜRRİYET’İN dünkü yazıişleri toplantısında hepimiz endişeli ve üzüntülüyüz.
Irak sınırında Hava Kuvvetleri’nin bombardımanıyla ölen insanları konuşuyoruz, fotoğrafları inceliyoruz. Terörist mi, köylü mü?
Fotoğraflara dikkatle bakıyorum, anlaşılmıyor.
Hürriyet’i ziyarete gelen AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış da yazıişleri toplantısında; o da üzüntülü ve endişeli ama tabii erken bir yorum yapmıyor.
11.45’te Genelkurmay açıklaması yayınlanıyor. Kesin “teröristlerdi” denilmiyor, terörist zannedilmesinin gerekçelerini açıklıyor. Anlaşılan terörist sanılarak öldürülmüş... Katır sırtında sigara ve bidonla mazot taşıyan 35 kişi...
Şiddetle eleştirilmeli, eleştiri daha dikkatli olmaya yardım eder. Hukuken de kesinleştiği takdirde devlet özür dilemeli, ailelere tazminat ödenmelidir.
Evet şiddetle eleştirilmeli ama bu hadiseyi “ikinci 33 kurşun olayı” veya “aleni katliam” diye nitelemek hem gerçekdışıdır, hem kışkırtıcıdır. İnsani bir dram üzerine siyasi tahrikçilik yapmaktan sakınılmalıdır.
Tarihte beyaz sayfa
Ermeni meselesini sorduğumuzda Egemen Bağış bu meseleyle ilk defa Amerika’da lisede okurken karşılaştığını, ama kitap bulamadığını anlattı.
İsmet Paşa’nın Lozan’da imzalanan karşılıklı “Umumi Af Beyannamesi” hakkında Meclis’te yaptığı konuşmayı hatırladım. İsmet Paşa, savaş sırasında yaşanan olaylar için af çıkarılmasının amacını, 23 Ağustos 1923 Perşembe günü Meclis’te anlatırken aynen şunları söylemişti:
“Bilhassa geçmiş hâdiseleri tasfiye ederek mazinin silinmesi ve unutulması...” (Zabıt Ceridesi, Devre II. cilt I, sf. 279)
Yani beyaz sayfa açmak... Geçmişin duygularından arınmış bir gelecek kurmak düşüncesiyle, “silinmesi ve unutulması” istenen olayları tarih kitaplarımıza yazmadık.
Ama herkes böyle yapmadı; bizim dışımızda tarihçilik de böyle yapmadı... Dadrian, Tehcir ve Taktil kitabında 350 dipnot kullanmıştır!
Ve işte bütün ülkeler için tarihleri daha bir önem kazanıyor, tarih kitapları çok satıyor.
Ders almak için okunacaksa çok iyi, duygular ‘tekerrür’ edecekse çok kötü...
Boston’daki arşiv
Egemen Bağış Amerika’nın Boston şehrinde, yüzyıl önce, 1893 yılında Ermeni Devrimci Federasyonu Taşnak’ın kurulduğunu, 1915 olayları hakkında orada zengin bir arşiv bulunduğunu ve Ermeni olmayanlara açılmadığını anlattı.
Şu sözlerini not aldım:
“Beyaz Saray’ın karşısında büyük bir müze binası satın aldılar, ‘soykırım müzesi’ yapacaklar. Açmak için 2015’i bekliyorlar!”
Diaspora Ermenilerinin Amerikan toplumunda erimemek için “nefret ticareti” yaptığını söyleyen Bağış, Boston arşivinin ve bütün arşivlerin açılması gerektiğini vurguladı.
4.5 milyon pasaport
Dünyaya daha fazla açılmamız gerektiğini de belirtti:
“Türkiye’de 4.5 milyon pasaport var, hac pasaportları dahil. 75 milyonluk bir ülke için bu çok az!”
Türkiye’nin yükselen ekonomik gücünün ve AB sürecinin önemi hakkında uzun izahlar yaptı. Şu sözlerini de not aldım.
“Kendimizi dev aynasında da görmüyoruz. Türkiye ihracattan kilo başına 95 cent kazanıyor, Almanya kilo başına 5 dolar kazanıyor! Çünkü Almanya’nın sattığı ürünler teknoloji-yoğun, yüksek katma değerli. Bunu Türkiye’de de geliştirmeye çalışıyoruz.”
Görüyorsunuz nasıl bir çağda yaşıyoruz; ekonomiden kültüre, bilime ‘dinamik insan’ çağı...