MİT’in dikte ettiği, Başbakan’ın satır satır gözden geçirdiği; Apo’nun aniden Müslüman olduğu, açıkça gıcık olduğu Gülen Cemaati’ne methiyeler dizdiği, “Başkanlık pazarlığı”ndan bu sefer dem vurmadığı, 21 Mart’ta gazeteci taifesinin göbek atarak ve dahi hüngür hüngür ağlayarak alkışladığı mektup ile Türkiye’ye şıpadanak barış geldi!

                                                                     ***

   Ancak, giderek ayan beyan belli oluyor ki 30 yıldır hasret kaldığımız barışa tıpkı Habur’da (Ekim-2009) olduğu gibi, yine hazırlık yapılmadı, yine stratejik ve hukuksal zemin çatılmadı.

   Örneğin, “PKK silahlarıyla sınırdan geçip yurtdışına nasıl çıkacak?” sorusuna “bunu Hükümet halleder, yasal düzenlemeye gerek yoktur” mealli bir cevap, yalaka gazetecileri öyle sarmıştı ki içlerinde “ne olacak, zamanında 350 tanesi bir gecede ülkeye girmiş, yine aynı gece çıkmıştı!” diyecek kadar zırvalayanlar oldu.

   Ancak, “ya savcılar olaya müdahale ederse ne olur?” sorusuna “ben barışa kucak açacağım da savcılar buna engel olacak ha!” mealli cevabı ile Adalet Bakanı’nın hukuka meydan okuduğu bir ülkede zırvalamaya her an hazır yalaka gazeteci bulmak zor değil!

                                                                     ***

   Ancak, ben dayanamadım; PKK’lıların silahları ile sınırdan ellerini kollarını sallayarak çıkmaları ile ilgili 26 Mart 2013 günü şöyle yazdım:

   “TCK’ya göre elinde silah olan herkesi ama herkesi gerek asker, gerek polis, tüm kolluk kuvvetleri gördükleri yerde durdurmak, elindeki silahı almak, ruhsat sormak, ruhsat yoksa silaha el koymak ve savcılığa sevk edilmek üzere gözaltına almak zorundadır. Ruhsatsız silah taşıyan, bırakın teröristi, normal yurdum insanının bile nasıl bir cezaya çarptırılacağını TCK açıkça yazar!

   Değil, akil adamlar, değil Genelkurmay Başkanı, Başbakan bile hiçbir kolluk gücü mensubuna ‘eli silahlı teröristi sınır dışına salın, bırakın elini kolunu sallayarak gitsin!’ diye emir veremez.”

                                                                     ***

   Kim uyardıysa uyardı, kendi şahsi garantisi altında PKK’nın silahları ile sınır dışına çıkması fikrinin mucidi Başbakan 29  Mart gecesi aniden çark etti ve:

   “Silahla geçiyorlarsa hukuksal müdahale gerekir...Anayasaya aykırı bir yasal zemin nasıl oluşturabiliriz? Gidecek olan silahını ne yaparsa yapsın öyle gitsin... İster gömsün, mağarada falan bıraksın...Senin sırtında silah,  Doçka, Kanas sınırdan geçiyorsun. Güvenlik gücüm bunu gördüğü zaman sessiz kalırsa yardım ve yataklıktan suç işler...Silah bırakmadan bu iş olmaz”, deyiverdi. Hepimizin de ağzı açık kaldı.

   Başbakan bu çıkışı ile hukuka Habur’dan sonra bir kez daha takla attırmaya kalkan Adalet Bakanı’nı ve yalaka gazetecileri fena halde bozdu. Bakalım şimdi nasıl kıvıracaklar?

                                                                     ***

   Başbakan’a göre PKK işin başında silahları bırakacak!

   29 Mart gecesi sadık bendesi üç gazeteciye yaptığı açıklamada Başbakan “barış süreci” için Apo’ya sadece 12 kanallı bir adet TV ve her  gün 1 saat “jimnastik” izni verdiğini de söyledi.  

   Zinhar başka hiçbir söz vermemişti!

   29 Mart gecesi bir adet TV ve günde 1 saatlik “jimnastik” izni karşılığı PKK’lıların ellerindeki tek müzakere gücü “silah”ı Kızılderililerin baltalarını gömdükleri yere gömüp, ilkokulda öğrendikleri “baltalar olmasa da elimizde, hâlâ uzun ip belimizde, biz gideriz ormana hey ormana!”  çığlıkları arasında müsamere dansları yaparak sınırdan tıpış tıpış çıkmalarının “barış görüşmeleri”nin baş şartı olduğunu öğrendik!

                                                                     ***

   Elinde akılla dokunmuş hiçbir “yol haritası” olmayan Başbakan bir gün öyle, bir gün böyle konuşarak sürekli PKK’yı bir köşeye, kendi bakanlarını diğer köşeye, sadık bendesi gazetecileri de hem o hem bu köşeye yatırıyor.

   Bu oyuna da “barış süreci” deniyor!

   Açık yazıyorum, Başbakan bir TV kutusu, bir saat “jimnastik” karşılığı PKK’yı silah bırakmaya ikna ederse ben de “sadık bende”si olacağım!

   Bu kadar ölüm, bu kadar zayiat ardından 30 yıl sonra silahları bu kadar ucuza bırakırsa PKK’nın ardından da sınır boyunda teneke çaldıracağım!

(Yurt gazetesinden)