AB üyesi bir ülke düşünün. AB üyesi olarak özellikle ekonomik alanda AB içinde sıkı bir işbirliği zorunluluğu olması gerek mi? 

Kıbrıs Cumhuriyeti adını kullanan Rum Kesimi'nin böyle bir sorunu yok. 
Rum Kesimi'nde politika ve 'Gazprom' çok sıkı kaynaşmış durumdalar. 'Gazprom' Rusya demek olduğuna göre herşey ortada aslında. 

Rusya ve Gazprom, ekonomik olarak çok sıkışmış bir halde olan Rum Kesimi'nin en büyük dayanağı konumundalar. Rum Kesimi hakkındaki tüm raporlar ekonominin çökmekte olduğunu dile getirmekte. Rum Kesimi'nde hükümet ise buna rağmen radikal önlemler almamakta direniyor. Çünkü güvendiği dağlar var. Rus dağları. 'O dağlara kar yağmadığı sürece' Rum Ekonomisi taşıma paraya dayalı olarak ayakta kalacak. Rusya'dan gelecek olan 2,5 Milyar dolara bel bağlamış durumda Rumlar. 

Rusya'nın adanın Güneyini 50 ila 70 Milyar dolarlık bir para trafiği için ustaca kullandığı zaten herkesin dilinde. 
'Parayı veren düdüğü çalar' kuralı Rusya ve Rum Kesimi için de aynen geçerli. 
AKEL ve Rusya arasındaki 'sevgi bağı' tek yakınlaştırıcı ilişki değil. Ana muhalefet partisinin başkanınında ana geliri 'Gazprom'dan' olunca Rusya'nın Rum Kesimi'nde AB'ye fark atan etkisini anlamak çok daha kolay oluyor. 
Rusya elbette tüm bu sözünü ettiğimiz mali yardımları boşuna yapmıyor. Gaz ve petrol Rusya'nın iştahını kabartıyor olmalı. 

Bu konuda Rusya'yı eleştiremeyiz. Süper güç olarak kendi çıkarlarını kollamakta. 
ABD'nin bu gelişmelerden rahatsız olduğunu anlamak için 'ne kadar zamandır ABD elçisi yok Lefkoşa'da?' sorusunu sormak bence yeterli! 
Sahi bir de AB var değil mi? 
Hem de Kıbrıs Cumhuriyeti de AB üyesi. AB galiba Rum Kesimi için sadece Türkiye ve KKTC'ye karşı kullanılmak amacıyla elde tutulan bir taktiksel 'araç'. 

Rum Kesimi ekonomik sorunların çözümü için paraları Rusya'dan alırken aslında AB Ortak Ekonomi Politikalarını'nı da bariz bir şekilde çiğnemekte. 

Rum Kesimi Rusya'nın askeri gücüne güvenerek gaz ve petrol arama faaliyetleri ile de AB'nin Güvenliği'ni tehlikeye düşürürken AB'yi pek ciddiye almadığını da göstermekte. 
Hele Rusya'ya büyük bir ihtimalle alınan paralar karşılığı belki de 'gizli anlaşmalarla' gaz ve petrol olarak ödenecek bedeller ise Rum Kesimi tarafından AB Ortak Enerji Politikası'nın nasıl çiğnendiğinin kanıtı değil de ne? 
Türkiye'nin AB üyeliğini engellerken belki de AB'ye zarar vermekte olan Rum Kesimi, tüm bu yukarıda dile getirdiğimiz haliyle AB'yi 'boynuzlamakta'. Nikahlı olduğu AB'ye rağmen Rusya ile olan ilişkisi bir flörtten çok daha ötede. 

AB ise gerçekten bu derece saf mı yoksa öyle mi görünüyor? 
AB ile en hayati alanlarda işbirliği yapmadığı gibi AB onayı olmaksızın Rusya ile AB açısından çok hayati alanlarda geri dönülmez adımlar atan Rum Kesimi'nin yakında gündeme gelecek 'AB Dönem Başkanlığı'na acaba en çok kimler sevinmekteler?