Konuşmaya, tartışmaya başlamadan önce şu gerçeği kabul edelim..
2007 yılında yapılan değişiklik sorunlu olan sistemi hilkat garibesi haline getirdi..
Şimdi birileri çıkıp, her zaman olduğu gibi halk dalkavukluğu, halk kuyrukçuluğu yaparak
‘halk tercihini ortaya koydu’ diyecektir..
Aldırmayın!..
‘Halka sadece cumhurbaşkanını seçmek ister misin’ diye soruldu.. 
Halkın daha doğrusu seçmenin de ‘beceremem, ben seçmeyeyim’ diyecek hali yoktu..
Seçerim dedi..
Derken dünyada eşi benzeri görülmeyen ucube bir sisteme onay verdiğini bilmiyordu..

Niye mi ucube?
2007 yılından beri dilim döndükçe, zaman buldukça yazıyorum..
Uyarıyorum..
Türkiye 2007 referandumu ile kabul edilen sistemle devam ederse duvara toslar..
Hem de öyle bir toslar ki kaportayı dağıtır..
Toplamak yıllar alır..
*
Niye mi toslar?
Halkın hem başbakanı hem de geniş yetkili cumhurbaşkanını seçtiği bir sistem olabilir mi?
Olursa, direksiyon kimde olacak..
Gaz, fren, vites..
Şu anda da Cumhurbaşkanı’nın olağanüstü yetkileri var; kriz miriz çıkmıyor, gayet uyumlu gidiyor denilecektir..
Bunun iki nedeni var..
Bir; Gül’ü Çankaya’ya yollayan Başbakan..
İki; aynı partiden olmanın ötesinde aynı davanın önemli figürleri..
Üç; devletin başı meydanlara çıkıp oy isteyerek Çankaya’ya oturmadı..
*
Gerçi cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçildiği sistemde de sorunlar çıktı..
İlginçtir..
Dünya görüşleri taban tabana zıt olan Erdoğan ile Sezer arasında ‘krize’ neden olabilecek bir sorun yaşanmadı..
Ama dünya görüşleri birbirine yakın olan Ecevit ile Sezer arasındaki çekişme ekonomiyi allak bullak etti..
Ecevit’in deyimiyle devlet krizine neden oldu..
Çünkü başbakan gücünü halktan..
Cumhurbaşkanı kendisine çok geniş yetkiler veren yasadan alıyordu..
Cumhurbaşkanının sistem üzerinde vesayeti vardı.. 31 yıldır da Cumhurbaşkanlığı Vesayet Rejiminde yaşıyoruz..
Nedense dillendirilmez.. Üstüne gidilmez ama askeri vesayet kadar önemlidir.. Zaten askerlerin siyasetçileri zapturapt altında tutmak için buldukları formüldür..
*
İyi ya cumhurbaşkanı sandıktan çıkarsa mesele biter deyip kestirmeden gitmeyin..
O sandıktan başbakan da çıkacak..
Ee sonra ne olacak?
*
Demem şu; değişiklik kaçınılmaz..
Ya başbakanı patron yapacağız ya da cumhurbaşkanını..
Bir ülkeye iki patron fazla!.. 

 

Eskiden atış serbestti şimdi neredeyse suç sayılacak!
Eskiden Genelkurmay bildiriyi çaktı mı ortalık ayağa kalkardı..
Sivil hayata..
Siyasete müdahale sayılırdı..
AKP iktidarı köpürürdü; kabul edilemez bulurdu.. İktidara yakın duranlar ‘onlar memur, tapu kadastro memurundan farkları yok’ diye tepinirlerdi..
Bunlar eskiden olurdu..
Şimdi olmuyor, olamıyor..
İktidar partisi ordunun komuta kademesini istediği gibi dizayn etmeye başladıktan sonra işler değişti..
Orduya, Genelkurmay’a laf söylemek, soru sormak kınanmaya başladı..
Oysa yakın zamana kadar ‘vur abalıya’ politikası izleniyordu.. En küçük bir hatalarında yüklen baba yüklendiğin kadar!.. 
Komuta kademesinin laçkalığından bahsetmek.. Generallerin bilgisizliğini gündeme getirmek,
alt-üst ilişkisinin iyi yürümediğini söylemek.. Hatalarını gözlerine sokmak.. Hata yapmasalar bile fatura çıkarmak makbuldü..
Şimdi değil..
*
İl jandarma alay komutanının hatasını yıllarca dillerine dolayanlar, söz 35 kişinin bombalandığı Uludere’ye gelince..
Üç maymunu oynuyorlar..
Karargâh dahil..

(Milliyet)