“Yaz bitti
Yazın bittiği her yerde söylenir, söylenmeyen şeyler kalır geriye
ve sonra hiç bir şey olmamış gibi, ağır, usul bir hazırlık başlar,
uykuya benzer yeni bir mevsime…”
Murathan Mungan, yaz mevsiminin bitişini böyle anlatmış…
Çokta güzel anlatmış, insanın içinden şiirin tamamını tekrar kağıda dökesi geliyor…
Bu şiiri okuyunca bende gözlerimi kapatıp biten yaz mevsimini düşünüyorum.
Ne yalan söyliyeyim yaz tatilinin büyük çoğunluğu elimde telefon Facebook’a bakar gibi dövizin dakika dakika nasıl yükseldiğini izlemekle geçti.
Çok param olduğu için değil, ekonomistlerin mesleğine gözümü diktiğimden hiç değil…
Peki neden ?
Henüz bulamadım…
Belki de dünya yansa hasırı yanmayanlara kıskançlığımdandır…
Çünkü son model lüks arabalarıyla memlekette havasını atan gurbetçilerden değildim.
Beach kulüplerde, pahalı restorantlarda da değildim.
O cıstak cıstak gezip eğlenenlerden hiç değildim.
Koca yaz tek bir lüksüm vardı o da Fazıl Say’ın "Güz Şarkıları" konserini neredeyse en ön sıradan izlemiş olmam…
Bu eşsiz deneyimi, hayatımın yaşanmış anılarının bulunduğu en özel köşesinde saklayacağım.
Peki dövizin artışı?
Ben bundan bir kaç ay önce üç kuruş Türk Liramı, Sterline çevirmekte geç kalıp, param pula dönünce nasıl vazgeçtiğimi zaten anlatmıştım.
Yani bu güne gelişimiz sizi bilmem ama benim için pek de sürpriz olmadı.
Bir çok ülkenin başına gelen şeyler bizlerinde başına geldi hepsi o…
( Benden alışılmadık çok pozitif bir cümle, çok insancıl, aynı Türk halkımızın düşünceleri gibi - yaz etkisi diyelim)
Ekonominin bu gidişi işte o ülkelerde olduğu gibi tabii bizi de seçime götürdü.
Böyle durumlarda bakanların istifa edişleri, seçimlerde halkın güçlü iradesi ile yönetim değişikliklerine sebep olmaları filan filan…
Ama biz bu tip tepkilerin olduğu diğer dünya ülkelerine benzemedik.
Birlik ve beraberliğimizle(!?), inancımız tam! yola devam dedik…
Ve bu kadar çok şey yaşanırken Türk halkından bir tepki geçenlerde sadece Demet Akalın’dan geldi, bir daha Amerika’ya tatile gitmeyeceğini açıkladı.
Halk arasında da Amerikan markası akıllı telefonlarını kıranlar, yakanlar oldu ama ciddiye almıyorum, bence onlar kesin çakma telefondur.
Çünkü zaaflarımızı az çok hepimiz biliyoruz.
Pozitif düşünüp öyle şeyler yazınca ‘nasılsa senin tuzun kuru’ denecek.
Karamsar olup ağlanınca ‘seni burda zorla tutan yok’ denecek.
Aman dikkat bizi zor günler bekliyor diyince ‘sana mı kaldı başımıza ekonomist mi oldun’ denecek.
Onun için en güzeli;
Hepimize güzel ve verimli bir yeni sezon dileyip uzaklaşmak...
Sevgi ve sağlıkla…
Eylül 2018, Londra