İnsan yaşadıkça anlıyor ki bir kaç kişiye bağışıklığımız, tanımadıklarımıza ise alerjimiz var.

Bizden (!?) olmayan kişilerin en küçük hatasında adalet cengaveri, bizden olanların her davranışına ise sonsuz tölaransımız mevcut.

Bir yaz tatilini benim gibi kalabalık bir sitede yapıyorsanız, benim şahit olduklarım kimseye yabancı gelmeyecektir.

Kimi ilk gördüğü kişiye içini döküyor kimi de benim gibi kağıda...

Dolmuş şöförüne gideceği yol ücreti 3,5 TL diye yol boyu söylenen bol mücevherli süslü teyzenin ağzına terlikle vurmak istemiş olmam benim de içimde tuhaf bir potansiyel olduğunun kanıtıdır.

Genele bakınca bu kadar sıkıntısı olan bir ülkenin insanlarının olmadık şeyler için birbirine hakarete varacak boyuta gelen didişmelerini iğrenti ile izliyorsun.

Akşam üzeri 4’de kullanacağı şezlong için sabahın 9’unda havlu koyup gün boyu işgal eden, onun sonrasında birbirine giren insanlar...

Kim deli kim akıllı birbirine karışıyor...

Şehrin kavurucu sıcağında direksiyon sallayan insana hakaret eden de türlü sebeplerden dolayı deniz kenarında kavga eden de hep aynı insan modeli...

Araba park yüzünden kavga eden mi ararsın...

Kendi evinin bahçesi gözükmesin diye kendine ait olmayan evinin dışını koca ağaçlarla kaplayıp ambulans geçişine bile engel olan mı...

Manzarasını kapatan komşusuyla mahkemelik olanlar, ölesiye düşman olanlar...

Bunları yapan bizdense haklıdır, bizden değilse haksız!

İşte yazlık siteleri bu insanlarla doludur.

Ekmek kavgasından uzak, yaşama amacı sadece tüketmek üzerine kurulmuş,

.....’a rahat batan insanlar topluluğu...

Zaten topluluk içinde yaşayabilmek zor zanaat, birde evlerin birbirine bu kadar yakın oluşu da cabası!

Yan evden biri hapşırsa ‘çok yaşa’ demesen ayıp oluyor.

300 ev planı ile başlamış ama sonrasında 600 ev yapmaya varan plansız programsız dip dibe inşa edilmiş evler...

Koca şehirler bile şehir planmasından uzak üst üste taş yığınına dönüşmüşken bir yazlık sitesinde plan program aramak tabii kulağa biraz komik geliyor.

Peki ne oluyor;

Halkın huzursuzluğu her köşe başında didişmekle sonuçlanıyor.

Shakespeare’in Macbeth oyununda dediği gibi ‘Zihnin neler kurduğunu insanın yüzünden anlayacak hiçbir sanat yoktur’ işte bu yüzden bu didişme meraklısı huzursuz insanlara nerede rastlayacağınız belli olmuyor.

Bu saçma sapan tımarhane tartışmalarının içinde olmamamızı diler, huzurun bol olduğu güzel bir tatil dilerim.