Cemalnur Sargut “Neyi benimsersek oradan felakete uğruyoruz.” diyor.
“Sev, çok sev, ama aşırıya kaçma, merkeze koyma, tapma...”
Hani biz çok güldüğünde arkasından ağlayacağına inanan insanlarız ya,
işte anlatılmak istenen buna benzer bir şey…
Bu hayata karamsar bakış açısı değil, bize tembihlenen ‘silkelen’ öğüdü.
Annemin yaşadığı bir hikayeyi anlatırken söylediği bir sözden çok etkilenmiştim.
“Fazla, noksan gibidir.”
Bu sözlerdeki oklar hemen hemen aynı merkezi gösteriyor.
Ailedeki bir bireye diğerlerine göre aşırı düşkünlük,
Birine takıntıyla tutku arası aşırı aşıklık hissi,
Evdeki kediye, köpeğe, kuşa aşırı bağlılık,
Parayı, gücü, mevkiyi aşırı önemsemek,
Güzel, genç, sağlıklı kalmaya verilen aşırı çaba…
Talihin bile aşırısı günün sonunda zarar...
İşte bu aşırılık ile üzerine düştüklerimiz, önemsediklerimiz, ilk önce bize sırtını dönüp yitirdiklerimiz oluyor.
Çok sevdiğin bir kişiyi övmeye başladığın an, ertesi gün canını ilk sıkan o oluyor.
Peki kırılmasın diye kullanmaya kıyamadığın eşya, ellerinden önce o kayıp düşmüyor mu?
Hayatını bir düşünsene…
Kanlı canlı hayatında kimler varsa ya da neler varsa…
Hani evde önemsediğin tek bir eşyan var , biricik el halın, başına gelmeyen kalmadı hatırlasana….
Ya sevmeye doyamadığın boncuk gözlü kedin, ellerinle ağzına beslediğin, koynunda uyuttuğun, daha minicikken terk-i diyar etmedi mi…
Sahiplenmeyin, hiç kimseyi, hiç bir şeyi aşırı sevginizle duygularınıza esir etmeyin.
Seviyor musun, özlüyor musun, acı mı çekiyorsun?
Evrene fazla yansıtma, kendi içinde hafifleterek yaşa…
Yaradan’dan çok, kendinden çok bir şeye bu kadar bağlılık hissediyor olman, göze geliyor, nazara geliyor belki de Allah’ın gücüne gidiyor.
Sevgi, aşk, dostluk, mutluluk, hüzün, varlık, yokluk, haklılık, aklına fazlaca takılmış bir düşünce bile…
İşte hayatına aşırı soktuğun, yoğun yaşadığın ne varsa sonunda en büyük zararı ondan görüyorsun.
Ve yine Cemalnur Sargut’un sözleriyle…
“Neyi benimsersek oradan felakete uğruyoruz. Sev, çok sev, ama aşırıya kaçma, merkeze koyma, tapma...”
Ve hiç bir zaman unutma ‘Fazla, noksan gibidir.’
Ekim.2019 Londra