Frankfurt'ta taksi şöförlüğü yaparken çekilmiş ehliyetindeki fotoğraf.


"Bak bu fotoğrafımdaki bıyıklı halimle tam bir Türk delikanlısı gibiyim" dediğinde gördüğüm resim gerçekten de milyonlarca Türkten biri diyecek kadar "sıradan bir Türkün resmi" gibiydi. Yıllarca Frankfurt sokaklarında taksicilik yapmış ve bu sayede geçimini sağlamıştı. 1968 Hareketi'ne kenardan köşeden katılmış tipik bir lünpen iken tanımıştı Kızıl Dany'leri ve diğerlerini.


Üniversitelilerle beraber olmakla kalmamış kitapçılık da yapmıştı. Kitapları sadece satmamış neredeyse hepsini de okumuştu.


Bir üniversite diplomasına sahip olmadı hiç bir zaman.


Ancak üniversite bitirmek dışında hiç bir "becerisi" olmayan ve belki de ders kitaplarını iyi ezberlemek dışında hiç bir kitabı eline almamış bir çok "diplomalı ahmak" ile kıyaslandığında tam bir profesördü.


Çok iyi bir hatip ve hızlı bir solcuydu. Kısa zamanda 1968'in ünlüleri arasında adı geçer biri oldu.


Yeşiller Partisi'nin  Almanya'da "deliler topluluğu" diye kaygıyla izlendiği yıllarda partinin başında Yeşiller'i iktidara taşıdı. İlk kurduğu koalisyon hükümetinin Çevre Bakanı olduğunda "Çevre" konusunda çok donanımlı olmadığı da bir sır değildi. Ama öğrendi! Bakan olarak yemin ederken ayağına giydiği spor ayakkabılar bugün bir müzede!


Almanya politikasının unutulmaz isimleri arasına girmekle kalmadı aynı zamanda Şansölye Schröder ile birlikte kurduğu federal hükümetin Dış İşleri Bakanı oldu. Almanya'nın Dış İşleri Bakanı olarak tarihi anlarda uluslararası düzeyde gelişmelere imza attı.


Ardından ABD'de bir üniversitenin fahri ve misafir profesörü olarak ders vermeye başladı. Bunun yanı sıra enerji sektörünün Türkiye'yi de ilgilendiren en önemli ağlarından birini gerçekleştiren uluslararası bir devin de danışmanı.


Kendi adına kurduğu Consulting Firması aracılığıyla "büyük işlere" imza atmaya devam ediyor.


Joschka Fischer'den bahsediyorum. Sadece lise mezunu!


Diğeri ise Almanya'nın Würselen kentinde pek başarılı bir öğrenci olamadı. Sadece bir kitapçıydı. O da kitapları satmadı sadece. "Neredeyse yuttu dükkandaki tüm kitapları" ve kendi kendini mükemmel geliştirdi.


Kardeşleri üniversiteler bitirip "Dr" ünvanları ile donanırken o sadece Würselen Belediye Başkanı oldu. Ardından Avrupa Parlamentosu milletvekili. 


Mükemmel bir hatip. En az Joschka Fischer kadar entellektüel. SPD'nin başkan yardımcısı. Avrupa Parlamentosu'ndaki tüm sosyaldemokratların başkanıydı. Şimdi ise Avrupa Parlamentosu'nun başkanı! Bilgi Üniversitesi'nin fahri doktoru!


Brüksel'de yakın gelecekte belirlenecek olan Avrupa Komisyonu Başkanlığı için en iddialı iki adaydan biri!


Martin Schulz! Emin değilim ve ayıp olmasın diye de ona sormak istemedim: ya ortaokul ya da lise mezunu!


KKTC Milli Eğitim Bakanı iddia edildiğine göre sadece "lise mezunu" imiş. Yazık!


Aslında bu konuyu ağızlarına "dolayanlar" haklı. O da politikada görmeye alışık olduğumuz binlerce "diplomalı başarısız ve de konuşma özürlü politikacıdan biri olabilirdi, değil mi?" Kendisini tanımıyorum. Hatipliği konusunda bilgim yok. Ancak "lise ve üniversite diploması var ya da yok" muhabbeti yerine ona şans verilmesinden yanayım. KKTC'de adlarını vermeyeceğim bazı üniversitelerde alınan diplomaların hem Türkiye'de hem de Almanya'da ne derece "diploma sayıldıklarını" bizzat pratikten bilen bir kişiyim.


Bu nedenle KKTC'de onca sorun dururken bakanın "lise mezunu olması" ile uğraşanlara şaşıyorum. Eğer sadece "üniversite diplomalı eğitimciler" eğitimden anlasaydı geçen yıl "öğrencilere karne vermemek" ya da "ilahiyata karşıyız iddiasıyla bol, bol grev yapıp çocukları cahil bırakmak" ve de "buz gibi soğuklarda uyduruk çadırlarda çocuklara ders vermek" gibisinden "pedagoji bilimine" ihanet edercesine uygulamalar yapan "süper eğitimci sendikacılarımız" olmazdı.


"Politikacıların çocuklarının politika yapması" ile garip bir şekilde sorunlu çevrelerin olduğu KKTC'de dua etsinlerki o çok övdükleri Avrupa Birliği'nden bu konuda örnekler vermeye bugün için yerim kalmadı.


KKTC'de bazıları gerçekten "boş işlerle uğraşmaktalar". Ülkenin onca sorunu dururken "diplomalara "takmak ya da politikacıların kızları ya da oğullarının politik kariyer yapmak gibi en doğal haklarına karşı çıkmak için gerçekten "üniversite mezunu olmak" gerekiyor herhalde!