Yaz tatili devamında, son üç haftadır Amsterdam’da açılan sofra bu hafta Lahey (Den Haag) de açıldı. Hollanda siyasetinin merkezi Lahey tipik bir bürokrasi şehri. Hollanda İkinci (temsilciler) Meclisi, Senatosu, Bakanlıkların yanısıra Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Barış Sarayı Kütüphanesi gibi kurumlar Lahey’i dünya düzeyinde tanınır hale getiriyor. İşte kelimenin tam anlamıyla siyasetin döndüǧü böyle bir şehirde, hiç tasavvur edemeyeceǧiniz bir hobi bahçesinde hem de kuzine sobası üstünde pişmiş Anadolu’nun yayla çorbası içebiliyorsunuz.
Bir grup Lahey’li Türkün de bahçelerinin olduǧu hobi bahçesi şehir merkezinde saklı bir hazine adeta. Kuzine sobası yanısıra, bir taş fırın, şark köşesi, ortada bir kamalye, kesilmiş ve bir kenara dizilmiş kavak aǧacı odunları, bahçede yetişmiş domates, tere, turp yanısıra, bulgur, prinç, filiz çayı, çekirdek hemen gözünüze çarpan aksesuarlar sanki. Bahçenin suyu hem tatlı hem de buz gibi. Ve en önemlisi de, çevredeki ıhlamur aǧaçları ve çiceklerden beslenerek bal yapan arılar...
Acil işleri çıkan ve sofra muhabbetini whatsapp’tan takip etmek durumunda kalan üç misafir haricinde beklenenlerin gelmesiyle soframız açıldı. Kuzine’nin sıcaǧı odayı hamam gibi yaptı. Dışarıda parçalanan odunlar yavaş yavaş ateşe eklendi. Yayla çorbasına eklenen naneli terayaǧ ve pul biber görülmeye deǧerdi. Karanlık çöktü. Arka taraftan yer yer duyulan tren sesini saymazsak, sanki siyasetin kalbi Lahey’de deǧiliz de, Anadolu’nun ücra köşesindeki köydeyiz.
Lahey sofra sohbeti, gazeteci bir arkadaşımızın Piri Türkistan Hoca Ahmed Yesevi’nin sofralar açın tavsiyesini hatırlatmasıyla başladı. Bilindiǧi üzere, Hoca Ahmed Yesevi karın doyurmayı bir Peygamber işi olarak görmüş ve misafir aǧırlamaya dikkat çekmiştir. Aynı faaliyeti ve hareketi, Sultan Alparslan’dan önce Anadolu’ya gelen Ebu’l Hasan Harakani Hazretlerinde görmekteyiz. Bu aynı zamanda Türk’ün Anadolu’da sofra hareketidir. Daha önceki örneǧi Hz. Yusuf zamanında Mısır’da görülmüştür.
Türk’ün sofrası olarak da bilinen bu gelenek hakkında Harakanî Hazretleri şunları söylüyor: “Her kim bu kapıya gelirse ekmeğini verin ve adını, inancını sormayın Zira Ulu Allah’ın dergâhında ruh taşımaya layık olan herkes, elbette Ebu’l-Hasan’ın sofrasında ekmek yemeye de lâyıktır. Türkistan’dan Şam’a kadar bir kişinin ayağına taş değse, onun acısı benim acımdır” diyerek Hz. Yusuf’un sofra düzenini Anadolu’ya getirmiştir. Bu hareket gerçekte toprağa yerleşme düzenini sağlayan bir fetih programıdır."
Lahey’deki Türk’ün sofrasında tarihten bu hatırlamalar yapıldıktan sonra günümüz Hollanda’sından da örnekler verildi. Hollanda’nın Ede şehrinde, dört genç kız ‘başkalarına bir iyilik yapalım’ düşüncesiyle ‘Yemek Servisi’ projesi hayata geçirmişler. Geçtimiz yaz aylarında faaliyetlerine başlayan ve farklı kültürlerin yemeklerini yaparak ‘yalnızla mücadele’ edelim düşüncesini ortaya koymuşlar. Hedef kitlesi, özellikle yalnız yaşayan, yemek yapmaya gücü yetmeyenlerden oluşuyor. En küçükleri henüz 13 yaşında, en büyükleri 17 yaşında göçmen kökenli bu genç kızların başlattıkları faaliyet Yaz Girişimci Kursları Juri’sinin özel ödülüne layık görülmüştür.
Sohbet Lahey’de olurda, hiç siyaset konuşulmaz mı? Hollanda Temsilciler Meclisinin geçtiǧimiz günlerde özel oturumla ele aldıǧı Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı da gündeme geldi. İkinci Meclis’in olayı ele alışının ne kadar taraflı olduǧu, terör örgütü PKK kara propagandasının ne kadar etkili olduǧuna dikkat çekildi. Tek merkez ve yanlı yapılan haberlerin Hollanda kamuoyunu nasıl yönlendirdiǧine bir kez daha şahit olundu. Terör örgütünün masumlaştırılmaya ve küreselleştirilmeye gayret edildiǧinin altı çizildi…
Evet, Amsterdam’da bir gelenek halini alan sofra açma faaliyeti, Lahey’de de tekrarlandı. Arzumuz, Hollanda’nın ve Avrupa’nın bir çok yerinde Piri Türkistan Hoca Ahmed Yesevi sofra geleneǧinin devam ettirilmesidir. Karın doyurmak, misafir aǧırlamak mübarek bir faaliyettir.
Veyis Güngör
27 Ekim 2019