Bir muhafazakar zinayı elbette suç olarak görebilir ama kanun haline getirerek herkesi bağlayıcı bir hüküm getirilebilir mi? AK Parti’nin Anayasa’ya koyduğu “uluslararası normların üstünlüğü” hükmüne göre bu mümkün değildir: AİHM’nin kesinleşmiş içtihatlarına göre zinaya devlet ceza veremez!
AİHM’yi reddedersiniz, totaliter ve “Üçüncü Dünya” ülkesi olursunuz, o başka!
İrlanda’da üç kadın
Avrupa’da bazı Katolik ülkeler hariç, gebeliğin ilk birkaç ayı içinde kürtaj serbesttir. AİHM’nin kürtaj konusundaki üç kararını inceledim. Biri İrlanda’yla ilgili... A, B ve C adında üç kadın kürtaj hakkının tanınması için AİHM’de dava açmış. Bunlardan A ve B adlı hanımların iddiası, kürtaj için İngiltere’ye gitmek zorunda kalmalarının bir insan hakları ihlali olduğu şeklinde...
C adlı İrlandalı hanım ise, kanser hastası. Doğum yapmasının hastalığını olumsuz etkileyeceğini tıbben kanıtlamış, fakat Katolik İrlanda’da kürtaj her şartta yasak olduğu için mecburen İngiltere’de kürtaj yaptırmış.
AİHM, Bayan C’yi haklı bulmuş, “Sağlığın gerektirdiği” hallerde kürtajın yasaklanamayacağına hükmetmiş.
Bayan A ve Bayan B’ye gelince... AİHM, “İrlanda halkının değerlerine göre” hükümetin kürtajı yasaklayabileceğini, ama sağlığın gerektirdiği durumlarda kürtajı yasaklamanın “hak ihlali” sayılacağına karar vermiş! (A, B and C v. Ireland)
Bebeğin sağlığı da önemli
Katolik Polonya hakkında AİHM’nin iki kararı var: Biri, doğum yaptığı takdirde kör olma tehlikesi bulunan bir kadının kürtaj yaptırmasının yasak olmasını AİHM insan hakları ihlali sayarak Polonya’yı mahkum etmiş. Gerekçe yine sağlık. (Tysiac v Poland)
Öbür karar daha ilginç: Karnındaki bebeğinin sakat (malformed) olduğuna dair pratisyen hekimlerin görüşünü alan anne, bunu tespit ettirmek için hastanenin acil servisine başvurduğunda iki hafta sonrasına gün verilmiş! AİHM 26 Mayıs 2011 tarihli kararında bunu insan hakları ihlali saymış ve Polonya’yı tazminata mahkum etmiştir. (R.R. v. Poland)
Demek ki, cenin ya da bebeğin zihinsel veya bedensel bakımdan sorunlu olması halinde de ailenin kürtaj hakkı olmalı.
AİHM’nin bu kararları Avrupa’da kürtaj yanlıları tarafından çok eleştirilmiş, fakat kürtajı tümüyle yasaklayan Katolik duvarında birer gedik açtığı için de olumlu karşılanmıştı.
Üslup sorunu
Ben prensipte kürtaja karşıyım. Ama dikkate alınması gerekli çok önemli istisnalar olmalı: Sadece anne sağlığı değil, karındaki bebek zihinsel veya bedeni bakımdan sorunlu ise kürtaj yapılabilmelidir. Tecavüz olayları yahut 15-16 yaşındaki kız çocuğunun sevgilisinden hamile kalması gibi durumlarda da kürtaj seçeneği bulunmalıdır.
Kürtajın çok kısıtlanması halinde sağlıksız çocuk düşürme girişimlerinin artması ihtimali de iyi düşünülmelidir. AKP tarafından 2004’te kabul edilen Ceza Kanunu’nda, 1983 yasasında olduğu gibi “on hafta” kuralının kabul edilmesindeki gerekçelerden biri buydu!
Ayrıntılar önemlidir, sakin kafayla tartışmalıyız. Sağlık Bakanı Akdağ “tartışma iyidir” diyor, Adalet Bakanı Ergin, uluslararası hukuk açısından bakacak olmalı ki, “tasarıyı görelim” diyor; bunlar güzel...
Başbakan’ın her konuyu öfkeli bir dille ele almasını ise onaylamak elbette mümkün değil.
(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)