'İç savaşın hangi tarafında yer almış olursa olsun, babalarının son anlarını, parçalanmış veya işkence görmüş cesetlerini görüntü ve fotoğraflarla hatırlayacak binlerce çocuk var Suriye'de. Humus'tan Şam'a kaçan ailelerin yaşadığı mahallelerdeki binlerce çocuğun öğrenimi yarıda kaldı; bu çocuklar sağlıksız ve kötü şartlarda yaşıyorlar. Başkentin gecekondu benzeri dış mahallelerindeki dar ve pis sokaklarda oyunlar oynuyorlar. Yüksek sesle konuştuğunuzda ya da hızlı yürüdüğünüzde tedirgin oluyorlar, kaçışıp saklanmaya çalışıyorlar. 8-9 yaşlarındaki bir kız çocuğuna 'nasılsın?' diyorum, soruma 'ben banyodaki çamaşır sepetine saklandım' diye cevap veriyor. Hızlı hızlı konuşmaya devam ediyor, 'silah sesleri çoktu, annem dedi ki.., babam bahçedeydi... sonra... sonra...' Söylediklerinin çoğunu anlamıyorum, cümleleri birleştirmekte zorlanıyorum, konuşurken bir kelimenin yarısını söyleyip ötekine atlıyor. Ne anlattığı çok da önemli değil aslında, çünkü kelimelerle anlatmaya çalıştığı, yüzünden, bakışlarından net bir şekilde okunuyor. Aileler, tek bir odada ve kötü şartlarda, yardımseverlerin verdikleri yemeklerle yaşamaya çalışırken, çocuklarının psikolojisine ayıracakları pek vakitleri de yok. Medyada rejim muhaliflerinin cesetleri sansürsüz yayınlanıyor. Muhaliflerin kontrolü altındaki bölgelerden 'roketatar kullanmayı öğrenen çocuk' fotoğrafları geliyor. Üstelik bu fotoğraflar 'muhaliflerin gücünü, 7'den 70'e halkın ayaklandığı bir devrimi' anlatan fotoğraflar olarak, sorgulanmadan yayımlanıyor. Yönetim yandaşları ise, çocukları 'Allah, Suriye, Beşar' sloganları attıklarında mutlu oluyorlar.'...
BBC'nin internet sitesinde geçen hafta yayınlanan 'Suriye'de iç savaş nesli' başlıklı, Hediye Levent imzalı yazı Şam'ın çocuklarını anlatıyor. Geleceğin Suriyesi'ni oluşturacak çocukların zihin haritaları oluşurken yaşadıklarını!!!
SURİYE'DE İŞKENCE GÖREN ÇOCUKLAR
BM'nin Çocuk ve Silahlı Çatışma temsilcisi Radhika Coomaraswamy, Suriye'de çocukların gözaltında işkence gördüğünü ve katledildiğini, tanklar ateş etmesin diye kalkan olarak önlerine sürüldüklerini söylüyor.
Coomaraswamy'e göre Suriye'de çocukların durumu diğer çatışma bölgelerine göre çok daha kötü. 'Gerçekten şok olduk. Birçok çatışma bölgelerinde çocukların öldüğü veya yaralandığı durumlara şahit olduk. Ama, en gençleri 10 yaşında olan çocukların gözaltında işkence görmesi, birçok yerde görmediğimiz sıra dışı bir durum'
BM ; İdlib'in Aynel Aruz köyünde 9 Mart 2012'de yapılan saldırıda çocukların zorla evlerinden alınıp 'askerler ve milisler tarafından kalkan olarak kullanıldığını, köye gitmekte olan askeri personeli taşıyan otobüsün cam kenarlarına çocukların yerleştirildiğini, bazı çocukların gözleri kapalı halde elektrik kabloları ile dövüldüklerini, sigara yanıklarıyla korkutulduklarını ve sorgu sırasında elektroşoka maruz kaldıklarını da tanıklarıyla raporlamış.
Bu rapora göre Özgür Suriye Ordusu da çocukları hem çatışmalarda hem de tıbbi hizmetlerde kullanıyor.
NEDEN ÇOCUKLARI SAVAŞTIRIYORLAR
Bir başka BM raporu:2 milyon çocuk son on yılda savaşlarda hayatını yitirmiş, 6 milyondan fazla çocuk yaralanmış, 14 milyon çocuk evini terk etmiş. Dünya üzerinde binlerce çocuk savaşlarda asker olarak kullanılıyor. Çocuklar en çok azınlıklar arası çatışmalarda ölüyor. Çocuklar için en tehlikeli ülkeler kategorisinde 54 ülke var. Bunların başında Kongo, Somali, Sudan, Nepal ve Kolombiya geliyor. BM uzmanları yukarıdaki verileri içeren rapordan yola çıkarak bir yaptırım planı ortaya çıkarmış ve birçok örgüt ile bu plan çerçevesinde bir anlaşmaya varılmış. Bu anlaşmaya uymayan isyancı grupların liderlerinin seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, silah ticaretlerine ambargolarla engel olma ya da banka hesaplarının dondurulması gibi yaptırımlar bu plan çerçevesinde uygulanabiliyor. Hatta, çocukların can güvenliğinin tehlikeye atıldığı durumlarda, suçluların Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne kadar götürülmesi bile mümkün...
Ne yazık ki bizim topraklarımızda daha onüçüne gelmeden savaşmak üzere dağa çıkmak zorunda bırakılan çocuklar var. Çocuk yaşta gerilla olmaya gönüllü olmanın makul bir açıklama olamayacağı açık. Kız ya da erkek fark etmiyor. Bir tarafta örgüt baskısı ve korku, diğer tarafta onlara başka bir hayat seçeneği bırakmayan koşulları onları çocuk yaşta ölen ve öldüren haline getiriyor. Çocuklukları bitmeden ölüm ile karşılaşacaklarını bile bile savaşmak zorunda bırakılan bu çocukları BM ve diğer uluslararası mekanizmalar görmeli.
Şair Cahit Koytak'ın dizeleriyle 'Ve insanın suratına, alnının ortasına, Ruhunun haritasına, Sıçrayan kanı yumak yıkamak' hiç kolay değil... Hele hele de çocuklara ve çocuklarla sıçratılmışsa bu kan...
(Yeni Şafak gazetesinden alınmıştır)