Tartışma mevzularımız gündemimizi işgal ediyor. Ama gerçekten tartışabiliyor muyuz? Kim ne diyor? Söylenenler arasında aklı başında, dikkate ve ciddiye alınabilecek kaç tane alınacak fikir var?
Mesela 4+4+4\'ü tartışıyoruz. Bu konuda ilk eleştiri yazısını yazanlardan birisiyim. Ancak muhalefetin eleştiri argümanına, dünkü KESK yürüyüşündeki sloganlara bakıp hayıflanmamak mümkün değil. Kaldı ki bu yürüyüşün polis tarafından engellenmesini de, metodunu asla onaylamıyorum.
4+4+4 için \"İmamın Orduları\" pankartı, makul bir reaksiyonu değil; dikkate alınmaması gereken bir içeriği işaret ediyor. Meselenin ciddiyetini azaltıyor. Eleştiri yaparken hakaret et, aşağıla, alay et; sonra da \"bunlar rövanşist\" de!
ZAMANE ÖZGÜRLÜKÇÜLERİ
Geçmiş zamanlarda en yakın arkadaşlarını yalnız bırakanlar medyada bugün Özgürlük Savaşçısı kesildiler. Geçmişte özgürlüklerden anladıkları tek şey hayat tarzlarıydı. Geri kalan tüm taleplere sağırdılar, kördüler. Bugün ise bir politikleştiler ki, sormayın. Neredeyse asıl halk biziz deyip gecekondularda yazıya çıkacaklar.
O günlere tanık olmayanlar için bugünü kabullenmek kolay da, bizim gibiler için zor. Kör olası hafıza! Parti\'nin ilk yıllarında etrafımızda \"vesayeti azaltamazsınız, JİTEM\'i çözemezsiniz, Veli Küçük, İbrahim Şahin gibi kişilere, mafyaya dokunamazsınız\" diyen ümitsiz çok kişi vardı. Şimdi aynı kişilerin hükümet eleştirilerini dinliyorum, yine ümitsizler ancak bu konulara ilişkin tık dahi yok. Hatta tam tersi, sanki iktidar öncesi güllük gülistanlıktı, ileri demokrasimiz vardı, aya bile gidiyorduk izlenimine kapılıyorum.
Başörtülü öğrenciler coplanırken, destekçileri dayak yerken sesi çıkmayanların, hatta o zamanlardaki Kürtlere yönelik ağır şiddete, olağanüstü hale duyarsız kalanların, şimdi sadece kendi yakın arkadaşları için geliştirdikleri duyarlılık, özgürlük kelimesinin içini boşaltıyor.
* * *
Sadece gazetecilik faaliyeti nedeni ile tutuklanmalara ve bu sürelerin uzunluğuna hepimiz baştan beri karşıyız. Ancak ilkesel olarak bunlara karşı olmamız, iftira içeren yayınlara masum gazetecilik faaliyeti olarak bakmamızı da gerektirmiyor. Neyin özgürlük sayılması gerektiği konusu ilkesel olarak da karışmış durumda.
Hükümet eleştirisi yapılıyor, haklı noktalara da temas ediliyor. Pat, arada bir laf: Cinci Hükümet. Niye? TRT\'de bir programda cinlerin Amerika\'da istihbaratta kullanıldığı söylenmiş. Eskiden olsa irtica hortladı manşetleri atılırdı.
Şimdi bu söylem mi ciddiye alınacak?
Türkiye\'de zamane özgülükçüleri önce saygı göstermeyi, eleştiri ile alay ve aşağılama arasındaki ayırımı öğrenmeli. Saygı göstermeden verilen tepki eleştiriyi manasız kalıyor.
İSLAM/MODERNLİK
NY Times\'a bir röportaj verdim, sorular arasında Ala Dergisi de vardı. Röportajdan ziyade sohbet denebilir, zira not alınmadan çeviri yapıldı. Ala Dergisi sahibi ile yapılan söyleşiyi aktardılar. Sonra da benim görüşümü aldılar. NY Times benden bir alıntıyı yazısında kullanmış: \"İslam modernliği teşvik eden bir dindir. Ama Gucci başörtü takarak modern olunmaz\" diye. Modernlik kısmındaki ifade eksik aktarılmış. Modern düşünmek ile modern görünmek arasındaki ayrıma işaret etmiştim. İlkeler korunduğu sürece İslam\'ın yeniliklere karşı olmadığını söylemiştim. Ancak marka başörtü takarak, marka çantaları elimizde gezdirerek ne dindar, ne de modern olunur.
Dindar olmak pazarlamanın tam zıddı mekanizmalarla gerçekleşen bir süreçtir ve görünme, gösterme zihniyetini külliyen reddeder. Yani modern zamanlarda böyle diye, bu bir tebliğ metodu olamaz. Böyle bir dindar kadın imajı dini manada kimseyi geliştirmez, toplumun örtüye tepkisini de azaltmaz. Ayrıca herkesi Allah\'a kullukta eşitleyen bir din sınıflaşmaya da sıcak bakamaz. Dindarlığın argümanları ile modanın argümanları ise birbirine zıttır. Bu konuda Fatma Karabıyık Barbarsoğlu\'nun \"Moda ve Zihniyet İlişkisi\" kitabını öneririm. Markalarla daha dindar değil ama daha gösterişçi hale gelindiği, özenti bir Müslüman görünümü ortaya çıktığı bir gerçek. Bu durumun bizatihi kendisi dinin ve örtünmenin felsefesi ile zıt. Ancak dinin felsefesini kim önemsiyor, namaz kıl, başını ört, oruç tut yeter; önemli olan görüntü derseniz aslında tam da şimdi modern olmuşsunuz diyebilirim ve yine aynı yazarın \"İmaj ve Takva\" kitabını da öneririm.
Zira İslami şuura sahip olmak için önce bilgi sahibi olmak gerekir.
(Yeni Şafak)