Bu yazı katiyen AKP iktidarı ile ilgili değildir. Bu yazı AKP’ye, MHP’ye oy veren, zamanında DP, DYP, ANAP’a oy vermiş insanlarla, Türk milletinin büyük çoğunluğu ile ilgilidir. Lütfen, o gözle okuyunuz.
***
Daha önceleri de yazdım (Yurt Gazetesi-25.11.2012) TESEV’in KONDA’ya yaptırdığı “nasıl bir Anayasa istiyoruz” başlıklı kamuoyu yoklamasında görüşülen kişilerin % 82.30’ü yeni Anayasa'nın temel ilkeleri arasında “Atatürk ilke ve inkılâpları ile Atatürk milliyetçiliğine yer verilmesi” gerektiğine inanıyor.
Başka bir deyişle AKP’ye oy verenlerin de %65’i yeni Anayasa’nın temel ilkeleri arasında “Atatürk ilke ve inkılâpları ile Atatürk milliyetçiliğine yer verilmesi”ni istiyor!
Öte yanda toplumun yarısı (%50.60) laikliğin Anayasa’daki haliyle aynen muhafazasını isterken %40’ı “devletin tüm dinlere aynı mesafede olacağı şekilde yeniden tanımlanması” gerektiğini düşünüyor. %90.60’ın laiklikle bir sıkıntısı yok. Sadece %9.40 laikliğin Anayasa’dan tamamen çıkarılması gerektiği görüşünde.
Kendisini “İslamcı” görenler ise %18.90!
***
Bu rakamlara baktığımızda görüyoruz ki; milletin büyük çoğunluğunun Atatürk ilke ve inkılâpları-Atatürk milliyetçiliği (%82.30) ve laiklikle (%90.60) bir derdi yok.
Zaten sadece %18.90 kendisini ideolojik olarak İslamcı görüyor.
Ancak, İslami referansı çok güçlü, hatta İslami değerleri zaman zaman iğfal eden bir siyasi parti de (AKP) son üç seçimdir artan oylarla iktidara geliyor. (2002-%34.28; 2007-%46.66; 2011-%49.88)
Buradan hareketle entellerin genellikle ne olduğu ile değil, ne olması gerektiği ile ilgilendikleri Türk milleti hakkında sanki birbiri ile çelişiyormuş gibi algılanan şu üç genellemeyi yapabiliriz. Türk milleti çoğunlukla:
1) Atatürk ve ilkelerini genlerine kazımış,
2)Laiklikle hiçbir sıkıntısı olmayan,
3)Ancak muhafazakâr
hayat tarzını benimsemiş insanlar topluluğudur.
Sanırım, özellikle CHP’de zuhur eden entelller bu 3 özelliğin bir arada yaşanabileceğine akıl erdiremiyorlar. Çünkü onların kafasındaki şablona göre Atatürk ilkeleri ve laiklik muhafazakârlıkla bir arada yaşayamaz.
***
Zannım odur ki; bu tür enteller muhafazakârlığın “İslamcı siyasal ideolojiye” çok kolay kapılacağı korkusu içindeler.
Muhafazakârlığın bir ideolojiden öte inanç/ibadete, örf-adetten tutun giyim-kuşama, mutfak zevkinden tutun modaya, evin döşenme ve içinde yaşanma şekline, kültürün tüm katmanlarına düşünme/algılama sistematiğine uzanan bir kapsama alanına sahip olduğunu kavrayamıyorlar. Muhafazakârlığın tıpkı modernite (isterseniz muhafazakâr olmayan deyin) gibi bir “hayat tarzı” olduğunu görmek istemiyorlar.
“Muhafazakâr hayat tarzı”nı benimseyenler 600 yıllık gelenek üzerinde otururlarken, benim de benimsediğim “modern hayat tarzı”nı Batı’dan devşirilmiş, 90 yıldır kendilerine dayatılan bir hayat tarzı olarak algılıyorlar
Ötesi muhafazakârlığın insanlığın 3 temel sorusu: i)ben kimim, ii) çevrem ne, iii) nereye gidiyorum sorularına cevap arayan ve üreten felsefelerden birisi olduğunu, dindar-muhafazakârlığın ise kimlik arayan felsefeler arasında en güçlü, en yaygın ve en eski düşünce tarzı olduğunu göremiyorlar.
Muhafazakârlığın insana “kimlik” veren temel taşlardan birisi olduğunu göz ardı ediyorlar.
Zamanında türbana karşı çıkanların bu gayretinin, onlar kast etmese de, muhafazakârlar tarafından kendi kimliğine/kişiliğine/şahsiyetine karşı çıkılması olarak algılandığını bir kısım CHP’li enteller hâlâ çözemediler.
***
Bu yazıyı neden yazdım. CHP’li dostlar kavramalılar ki AKP’ye oy veren kitlenin en az %65’i bu partiye ideolojik bağlılık nedeni ile oy vermiyor. Onlar eskiden DYP’ye, ANAP’a oy veren muhafazakârlar! CHP’li dostlar bu kesimin AKP’den neden memnun olduğunu çözdükleri gün çoğunluğa kendilerini daha kolay benimsetip, CHP’ye iktidar yolunu açabilirler!
(Yurt gazetesinden alınmıştır)