İslam, barış ve sevgi dinidir, şiddeti reddeder. Ne yazık ki bugün Ortadoğu’da İslam ile şiddet kavramları yan yana gelmektedir. Fakat bunun gerçek İslam ile hiçbir ilgisi yoktur.


Hollandalı yazar Max Pam’ın (1) bu konuda güzel bir yazısını okudum. Max Pam özetle şöyle diyor:


“IŞİD, Kuzey-Irak’ta vahşi bir toplu katliam yaptı. (IŞİD’ın 1700 kişiyi öldürdüğünün resmini de yazısının üstüne koymuş.) IŞİD, Irak Şam İslam Devleti demektir. Ama İslam adına şiddet uygulayan IŞİD ve benzeri örgütlerin gerçek İslam ile hiç bir ilgisi yoktur. Bunların  çıkış nedeni din değil, kültürel ve etnik bir savaş yürütmektir. IŞİD, sünnilik temelinde Şii’lere karşı savaş yürütüyor. Bu tür şidet yanlısı örgütler, ne yazık ki ABD’nin Irak Savaşından sonra ortaya çıktı.”


Bu tesbitlere aynen katılıyorum.


Max Pam, bu yazısıyla aynı zamanda Hollanda Özgürlük Partisi lideri Wilders’e cevap vermektedir. Çünkü Wilders, hemen her söyleminde İslam’ı şiddet ve terör ile ilişkilendirmektedir. Max Pam ise şiddete başvuran İslamcı örgütlerin gerçek İslam ile hiçbir ilgilerinin olmadığını savunuyor.


İşte tam da bu aşamada hemen şu soru akla geliyor. Gerçek İslamı insanlara kimler nasıl öğretecekler?  Bu konuda STK’lara büyük görevler düştüğünü düşünüyorum. En azından Max Pam gibi yazarlara teşekkür edip onların güzel yazılarını çoğaltıp elden ele gençlerimize ve herkese ulaştırıp doğru bilgilendirmeyi sağlamalıyız. Bu durum bizlerin tarihi, insani ve vicdani görevimizdir. Çünkü gerek Batı’da gerekse de Türkiye’den IŞİD ve benzeri örgütlere katılmak için can atan sırada bekleyen gençler var. IŞİD ve benzeri dinci terör örgütlerine katılımı önlemek için gerçek İslam’ı kimler ve nasıl anlatacaklar?


Abdullah’ın Öyküsü (2)


İskandinavyalı Abdullah’ın öyküsü bu duruma bir örnektir. Abdullah, henüz 19 yaşında. Ateist bir ailede dünyaya geliyor. 7 yaşına gelince “Bu dünya nasıl oldu? Biz neden bu dünyada yaşıyoruz?” gibi sorular sormaya başlıyor. Bu sorulara cevap bulmak için önce Hıristiyan oluyor.  Fakat bu dinde kendini evinde ve huzurlu hissetmiyor. İnternet aracılığı ile İslam ile tanışıyor ve Müslüman oluyor. Buraya kadar her şey normal. Fakat sorun bundan sonra başlıyor. Çünkü Abdullah, sosyal medyada IŞİD’in bir numaralı destekçisi kesiliyor. Bugüne kadar IŞİD’i desteklemek için tam 24 bin tweet atmış.


Abdullah: “IŞİD’e katılıp onun saflarında savaşmak istiyorum. Ama istihbarat örgütü önümü kesiyor. Beni kara listeye aldılar. Şimdilik Avrupa’yı terk etmem zor. Ama fırsatını bulur bulmaz Orta-Doğu’ya gideceğim ve IŞİD saflarında savaşacağım,”  diyor.


Bunları Avrupalı 19 yaşında bir genç söylüyor. Durum çok ciddi ve acı vericidir. Abdullah, İslam’ın “Bir cana kıyanın bütün insanları öldürmüş gibi olacağını, (Maide, 32)”  bilmiyor. Eğer bilseydi  gidip şiddet uygulayan adam öldüren bir örgüte katılmak ister miydi?


Evet gerçek İslam, barış, sevgi, kardeşlik, adalet ve insanı yaşatmak üstüne kurulmuştur. Peki insanlara gerçek İslam’ı kim ve nasıl öğretecek?


Bu ve benzeri sorular, cevap bekliyor.  Çünkü insan, -bir yerde ne  ekersen onu biçersin misali- öğrendiklerinin ürünüdür.

 


Kaynaklar:

1.       de Volkskrant gazetesi, 18-06-2014

2.       de Volkskrant gazetesi, 11-07-2014