CHP’de çifte kurultay yapıldı ve muhalif CHP’liler eteklerinde ne kadar taş varsa bu defa çekinmeden hepsini ortaya saçtı.


Önder Sav “bu partinin ev sahibi biziz” diyerek partiyi babasının malı olarak gördüğünü açıklarken, Deniz Baykal hem Kurultay isteyip hem de Kurultay’a gelmeyerek resmen siyasi hayatına son noktayı koymuş oldu.


Baykal’ın Kurultay’a gelmek için ileri sürdüğü 5 şartı Kılıçdaroğlu ve ekibi gündemlerine bile almadı. Sav da otel odalarında muhaliflik oynadığıyla kaldı.


Kürsü işgal etmeye alışık olan İsa Gök bu defa CHP kürsüsünü işgal edince yaka paça dışarı atıldı.


“Delege sayısı yeterli değil Kurultay’ı açamazsınız” diyen Gök bu kez noter çağırdı.


Savcı Sayan ise daha kapısındayken apar topar salondan atıldı.


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin en büyük sorunu medya özgürlüğü” deyip habire Hükümeti eleştirerek dikkatleri partiden uzaklaştırmaya çalıştı ama nafile.


İsa Gök’ün Kılıçdaroğlu’na yönelik bir iddiası, muhaliflerin lider aleyhine nasıl da hassas ayarda gerekçe topladığını ele veriyordu. Şöyle seslendi Gök Kılıçdaroğlu’na, “Hep Mustafa Kemal diyorsunuz. Rica ediyorum Mustafa Kemal Atatürk deyin, Atatürk!”


Delegelerin çoğu Kurultay’a gelerek 75 yaş ortalamasına sahip ak saçlılara “siz durun” dedi ve Kılıçdaroğlu’na destek verdi.


Fakat CHP’de sular yine de durulmadı ve bundan sonra da durulacak gibi görünmüyor.


Çünkü CHP’de zihinsel ve fiziksel bir bütünlük yok.


Bir kere CHP, İsa Gök’ün dediği gibi “ulusalcı, Kemalist ve solcu” mu?  Yoksa Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “devrimci, Kuvva-i Milliyeci ve sosyal demokrat” mı?


Yukarıda saydığım kavramlar arasından “sol ve sosyal demokrat” tanımlarını çıkartın diğer bütün kalıplara uyuyor CHP. Bu eksikliği ne ak saçlılar ne de yeni CHP’liler göremiyor. Görmek istese de görmüyor.


Lakin bana göre Kurultay’ın en önemli sözünü Kılıçdaroğlu söyledi; “Kusur arayacaksak halk da değil kendimizde arayacağız ve CHP halktan yana demokrasiden yana yeni bir yol haritası çiziyor!”


Bütün samimiyetimle buna inanmak istiyorum.


Biliyorum ki bu ülkenin muhalefet  dendiğinde hukukla uğraşan, “Ergenekon neredeyse gidip üye olacağım”, “Medya özgür olmalı” çığlıkları atan bir muhalefete değil  demokrasi adımlarını hızlıca atan ve hatta iktidardan daha demokrat söylemlere sahip bir ana muhalefet partisine ihtiyacı var.


CHP her şeyden önce reddi miras yaparak bu işe başlarsa yeni CHP söylemleri de hiç olmazsa ciddiye alınır.


Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “kusur arayacaksanız halkta değil kendinizde aramalısınız!”