Hemen belirteyim, kitap ile maddi kazanç gibi bir bağlantım bulunmamaktadır. Krizlere ve ekonomiye bakış ufkunuzu genişleteceğine inanıyorum. Ara ara farklı kitap tavsiyelerinde bulunmaya devam edeceğim…
Çöküşe Giden Yol (The Road To Ruin)
James Rickards (Çeviri: Mert Akcanbaş), Destek Yayınları, Aralık 2017
Amerikan istihbarat örgütlerinin bağlı olduğu üst konseyin ve Pentagon’un danışmanı olan James Rickards’ın, ayak sesleri duyulan Küresel Ekonomik Kriz ile ilgili olarak bilgi ve tecrübelerinden yola çıkarak kaleme aldığı bu eser, bilinmesi hemen herkes için elzem sayılabilecek teoriler içermekte.
Öncü sayılabilecek 1998 ve 2008 küresel krizlerinden sonra muhtemelen içinde bulunduğumuz 2018 yılında veya yakın bir dönemde başlayacak olan ekonomik krizin bizlere neler getireceğini tahmin edebilir miyiz? Diğer taraftan küresel seçkin güçlerin kapımızı çalan bu global kriz ile ilgili gizli planları nelerdir? Peki, bizlerin yaklaşan bu felaketten korunmak ve ona hazırlıklı olmak için yapabileceği bir şeyler var mıdır?
İşte tüm bu sorulara ve daha fazlasına cevap vermek isteyen James Rickards, gelmiş geçmiş en temelli veri analiz ve geleceği tahmin yöntemlerinden birisi olan Bayes Teoremini kullanıyor. Bunu yaparken de okuyucuya bir zaman skalası ve olaylar dizisi içerisinde tarihsel bir bakış açısı sunuyor.
Ekonominin bir bilim olduğunu ama maalesef karşımıza çıkan her ekonomistin birer bilim adamı olmadığını vurgulayan yazar, ekonominin yanlış yorumlanmasında da bu gerçeğin etkisinin olduğunu ve birçok tahminin boşa çıktığını/çıkacağını öne sürüyor. Ayrıca kendisinin sunduğu onlarca bilgi ve delilin diğer ekonomist ve insanlarca görülememesinin sebebini de buna bağlayan James Rickards, çok temel ve bilindik kişi ve kurumların söylem ve örneklerinden yola çıkarak yeni küresel krizin okumasını bizlere takdim ediyor.
Eserinde yazar; Dünya çapında biriken borç yığınlarının artık ödenememe noktasına gelmesi ve haddinden büyük (adeta balonlaşmış) sermaye piyasalarının çöküşünden doğan kıvılcım ile başlayacak olan küresel krizin, inanılmaz çöküş ve yıkımlara sebep olacağının altını çizmektedir. Ancak, söz konusu krizin öyle nedensizce olmayacağını vurgulayan James Rickards, bunun planlı bir değişim atlası olarak kullanılacağını ifade etmektedir. Öyle ki, bu krizi sancılı bir doğum gibi gören yazar, adeta dünyaya gelen bir bebek misali yepyeni bir dünya düzeninin bu kriz sonrasında yerleşeceğini vurgulamaktadır. Temelinde bu yeni dünyayı 3 kısımdan oluşan şifreli bir söylemle dile getiren Rickards, kitabın ilerleyen safhalarında bunlara dair geniş bölümler ayırmaktadır. Bu şifreler, Tek Para, Tek Dünya ve Tek Düzen şeklindedir.
Bu yeni dünya düzenine göre dolar ve diğer para birimlerinin öldürüleceğini ifade eden yazar, Mark’tan Euro’ya geçiş örneğinin küresel bir versiyonunun gerçekleşeceğini ve hali hazırda alt yapısı hazırlanmış olan dijital para birimi SDR’nin döviz birimlerinin yerini alacağını ifade etmektedir. (SDR’ı bilmeyen okuyucularımız için bunun 1969 yılından itibaren IMF tarafından belirlenen bir sepetten oluşan rezerv para birimi olduğunu ve yüzdeleri belli aralıklarda değiştirilmek sureti ile güncel olarak Dolar (41,73), Euro (30,93), Yuan (10,92), Yen (8,33) ve Sterlin (8,09)’den oluştuğunu belirtelim.)
Daha sonrasında dijitalleşen para sistemi ile beraber aslında takibinin ve kontrolünün mümkün olmadığı düşünülen dijital para ürünlerinin insanların sahip oldukları tüm ekonomik bağımsızlığı ellerinden alacağını öne sürmektedir. Hatta yakın geçmişte Yunanistan krizinde şahit olduğumuz Buz-Dokuz yöntemi ve şok doktrini ile insanların servet ve birikimlerinin alı konulacağını iddia etmektedir. Böylelikle günlük belli bir para çekme limitinin temel ihtiyaçlar için tanınacağını ama banka ve piyasalarda olan para ve fonların uzun süreli erişime kapatılacağını iddia etmektedir
Tabii ki bahsedilen bu el koyma işleminin insanlar için kabul etmesi zor olacak bir hadise olmasından dolayı toplumsal isyan ve ayaklanmaların da kapıda olduğunun altını çizen yazar, birçok bölgede sadece ekonomik değil siyasi ve sosyal anlamda da yıkımların söz konusu olacağını öne sürmektedir. Ayrıca bu krizin fayda sahiplerini devletler, seçilmiş elitler ve krizi ön görebilen yatırımcılar olarak tanımlayan Rickards, kriz sonrasında daha fazla vergi, daha fazla ceza kanunları ve daha büyük gelir adaletsizliklerinin dünya çapında yaygınlaşacağını vurgulamaktadır.
Peki, bizler yaklaşan bu krizle ilgili neler yapabiliriz?
Eserinin son bölümlerinde insanların kendisinin ön gördüğü bu senaryoları göz ardı ettiğini yaşadığı bazı tecrübeler ile ifade eden yazar, yüzlerce yıldır servetlerini muhafaza edebilmiş köklü ailelerden aldığı bilgiler ve ilhamlar ışığında okuyucularına sahip oldukları serveti oluşturacakları bir sepetler grubuna dağıtmalarını tavsiye etmektedir. Burada 1.000 veya 1.000.000 lirası olsun fark etmeden herkesin kendi bütçesince uygun dağıtımı yapması gerektiğini ekleyen yazar, olması gereken ideal yatırımı takip eden şekilde tarif etmektedir.
Öncelikle pek birikmişi olmayan insanların en azından sahip oldukları değerlerin yüzde 10’unu fiziksel altın olarak saklamalarını ve bir kriz dönemi sigortası olarak bekletmelerini öğütleyen James Rickards, daha iyi durumda olanların sahip oldukları varlıkların büyük bölümünü oluşturacak şekilde; yüzde 10 fiziksel saf altın (antika veya işçilik değeri olmayan veya az olan cumhuriyet ve gram altın gibi), yüzde 30 nakit (farklı döviz birimleri olabilir ama bir kısmı banknot halinde elde olacak şekilde) ve yüzde 20 emlak (Ev, dükkân, arsa ve tarım arazisi gibi) olacak şekilde değerlendirmelerini tavsiye etmektedir. Kalan yüzde 40’lık bölüm içinde farklı oranlarda farklı yatırım ürünleri için öneriler sunan Rickards, tüm bunlara ek olarak bahsedilen bu oranların ve diğer yatırım araçlarının gelişen şartlar ışığında güncellenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Dolayısı ile tüm bu araçların ve özellikle bu üç grup dışındaki yatırımların al-beklet tarzında yönetilmemesinin ve takibinin yapılması gerektiğinin altını çizmektedir.