Geçen ay okuma listeme eklediğim makale ve haberlere sıra yeni geldi. Gözden geçirdim. Aralık ayının son haftasında yayınlanan bir makele Uygurlarla ilgiliydi. Yazının başlığı: “Çin kendi Müslümanlarını kandırıyor”du. İlk cümlesi ise: “Çin yarım iş yapmaz” idi. Okuduklarıma inanamadım. Masamın bir köşesine bıraktım yazıyı. İki gün sonra ziyaretime bir Uygur gazeteci geldi. 'Bu makalede yazılanlar doğru mu' diye sordum. Cevap tereddütsüz ‘evet’ oldu. Hayretler içinde kaldım. 21. Yüzyılda yapılanlara inanmak istemedim.
Gelin makaleyi birlikte okuyalım. Çin, Doğu Türkistan’da son üç ayda neler yapmış, birlikte görelim.
Binlerce cami yıkılmış
Okuduğumuz yazı Amerika’daki ‘Radio Free Asia’nın yayınlarından derlenmiş. Ayrıca, ismini vermeye çekinen bazı Uygur gençleriyle yapılan söyleşilerle genişletilmiş. Akıllara durgunluk veren bilgi şöyle: ‘Doğu Türkistan’da son üç ayda binlerce cami yıkılmış’. Sebep:Terörizmle mücadele. İnanmak zor. Üç ay içinde, evet, yüzlerce değil, binlerce cami yakılmış ve yıkılnış.
Peki, bu bölgede kadar çok cami var mı? Aynı soruyu değerli dostum Seyit Tümtürk’e sordum. Tümtürk de doğru olduğunu tasdik etti. Hatta camilerin bir çoğunun yıkılma tehlikesi varmış. Dolayısıyla kamu güvenliği tehlikeye sokuyormuş. Bu bahaneyle restorasyonu mümkün olan camiler de yıkılmış. İnsanın inanası gelmiyor. Kabul etmek zor. Hem de bilgi ve enformasyonun hızlı bir şekilde yayıldığı günümüzde.
Sincan’a özel görevliler gönderildi
Dünyanın arka kısmında, kimsenin haberi olmadan bu tür şeylerin olabileceği belirtilen makale şöyle devam ediyor; On milyonu aşan bir sayıyla inanılmaz bir yaşam süren Sincan bölgesindeki Uygurların sesi dış dünya tarafından ne yazık ki duyulmuyor. Ancak, Çin memurları bölgede nelerin olduğunu, nasıl başarılı işler yaptıklarını, Radio Free Asia’ya gururla anlatıyorlar. Bölgede Uygur gençleri toplama furyası, 2016’nın Mayıs ayında başlamış. Çin, bölgeye imamlar tayin etmiş. Aşırılıkla mücadele başlamış. Bunlara ek olarak, Ekim ayında Pekin; Doğu Türkistan'a özel görevliler göndemiş. Kutsal vazifeleri camileri gözlemek ve yasakları çiğneyenleri tesbit etmek olmuş.
Ramazan’da bira içme yarışması
Doğu Türkistan’da çocuklara dini eğitim ve terbiye vermek yasak. Onsekiz yaşı altındakilere Kur’an-ı Kerim verilmez. Çocuklar Kur’an-ı Kerimle yakalanırsa aileler cezaya çarptırılıyor. Ramazan boyunca, medya insanları özellikle yemek yemeye teşvik ediyor. Örneğin bir kaç yıl önce Ramazan başladığında, Sincan’da bira içme yarışması organize edilmiş. Pekin tarafından gönderilen özel görevliler köy buluşmaları organize ediyorlar. Şüphelendikleri ve şikayet edilen evlere baskınlar yapıp, aramalar yapıyorlar. Dünya Uygur Kongresi'ne göre, Çin, ‘hashar’ adıyla geleneksel baskı ve zülm metodlarını yeniden uygulamaya başlamış.
Komünizm dersleri veriliyor
Çin’in bu uygulamaları, Mao’cu kültür devrimi çerçevesinde, 1970’lerde Çin’li gençlerin tarlalarda zorla çalıştırmasını hatırlatıyor. Her Uygur ailesinden en az bir genç, günde oniki saat ücretsiz yollarda çalıştırılıyor. Buna uymayanlara para cezası kesiliyor veya otuz gün hapse atılıyor. Zorla çalıştırılan bu gençler kamplarda kalıyorlar. Çalışma süresince komünizm dersleri de veriliyor.
Evet, bütün bu okuduklarımız geçmişe ait değil. 21. Yüzyılda yaşanıyor. Çin, özgür dünya ile iletişimi kesilmiş Doğu Türkistan’da akrabalarımıza bu işkenceleri yapıyor. Doğu Türkistan’ın içler acısı hali böyle. Kürselleşen dünyamızda camilerin yıkılması, gençlerin zorla kamplarda çalıştırılması nasıl izah edilebilir? Bu insanlık dışı yaşananları liseli yıllarımızda devam ettiğimiz seminerlerde dinlerdik. Aradan yıllar geçti.
Değişen ne?
Keşke bu insanlık dışı olaylar tarih kitaplarında kalsaydı. Ama ne yazıkki, hayır. Bütün bunlar günümüzde, hür dünyanın gözleri önünde oluyor...
İşimiz zor dostlarım. Sorumluluğumuz geniş. Yükümüz ağır.