Doğa Fotoğrafçılığı Günü: Doğayı Yakalamak ve Kendimizi Keşfetmek
Her yıl 15 Haziran’da kutlanan Doğa Fotoğrafçılığı Günü, doğanın eşsiz güzelliklerini ve karmaşıklığını objektiflerimize yansıtmak için harika bir fırsat sunar. Bu özel gün, sadece doğanın görsel şölenini yakalamakla kalmaz, aynı zamanda kişisel gelişim yolculuğumuza da derin bir katkı sağlar. Doğa fotoğrafçılığı, doğanın sunduğu sınırsız ilhamı, dinginliği ve bilgeliği keşfetmenin ve bu süreçte kendimizi daha iyi anlamanın da bir yoludur.
Doğa fotoğrafçılığı, fotoğrafçıların manzaralar, hayvanlar, bitkiler ve doğal fenomenleri yakalamak için doğaya çıktığı bir sanattır. Çekilen fotoğraflar, doğanın güzelliğini ve çeşitliliğini sergileyerek bizlere ilham verir. Doğa fotoğrafçılığı hem estetik bir arayış hem de derin bir gözlem ve anlayış gerektirir. Fotoğrafçılar, doğal dünyadaki detayları ve anları yakalamak için sabır, dikkat ve duyarlılık geliştirmek zorundadır. Riddhi Mukherjee’nin dediği gibi "İşin sonunda önemli olan şey doğaya saygı göstermek ve fotoğrafını çekmek istediğiniz türü anlamaktır."
Doğa fotoğrafçılığı, doğayla daha derin bir bağ kurmamıza yardımcı olur. Modern hayatın getirdiği stres ve koşturmacadan uzaklaşarak doğanın sakinleştirici etkisiyle içsel dünyamızla yeniden bağlantı kurarız. Bu süreçte, doğanın ritmini ve döngülerini anlamak, içsel dengeyi bulmamıza yardımcı olur. Doğanın sunduğu bu huzur, zihinsel ve duygusal sağlığımızı olumlu yönde etkiler. John Muir'in de dediği gibi, "Güneş, dağlara ne kadar da şanlı bir selam veriyor!" Güneş bizlere de selam verirken onu yakalamak muazzam olur. Hazır uzun bir bayram tatili de gelmişken güneşin selamlamasını yakalayalım.
Sanatın pek çok dalı gibi fotoğrafçılığın da kişisel gelişimimize muazzam katkıları vardır. Gençken, vakti zamanında, 1992’de İFSAK’ta fotoğraf kursuna gidiyorum ve ZENIT marka fotoğraf makinemle fotoğraflar çekiyorum, yollara düşüyorum… Çıktığım fotoğraf çekme yolculuklarımın bana kazandırdıklarını, sabrımı artırışını, dikkatimi geliştirmesini, duygu ve düşüncelerimi fotoğraf karesinde ifade etmeyi sağlayışını hatırlıyorum. İşin güzel tarafı hala ZENIT marka makinemle çekimler yapıyorum.
Doğa fotoğrafçılığı, anı yakalamak için sabır gerektirir. Doğada geçirilen saatler, doğru ışığı, kompozisyonu ve anı beklemek, sabrı öğretir. Aynı zamanda, doğanın ince detaylarına dikkat etmeyi öğreniriz. Bu süreç, günlük hayatımızda daha dikkatli ve sabırlı olmamıza yardımcı olur. Ansel Adams ne güzel demiş: "Manzara fotoğrafçılığı bir fotoğrafçının en büyük sınavı; çoğunlukla da en büyük hayal kırıklığıdır."
Doğa başlı başına bir sanat eseridir aslında; Yann Arthus-Bertrand bunu şu sözleriyle ifade ediyor: "Sanat eseri olan dünyamızdır, fotoğrafçı ise sadece bunun tanığıdır." Fotoğrafçı doğada fotoğraf çekerken, yaratıcı düşünme becerilerini geliştirir. Bizler farklı açılardan bakmak, yeni kompozisyonlar denemek ve doğanın sunduğu benzersiz anları yakalamak için yaratıcı çözümler üretiriz. Bu yaratıcı bakış açısı hem fotoğrafçılıkta hem de hayatın diğer alanlarında bizim için faydalı olur. Genel anlamıyla fotoğrafçılık, kendimizi ifade etme becerimizi güçlendirir. Çektiğimiz her fotoğraf, dünyaya bakış açımızı ve duygularımızı yansıtır. Bu süreç, içsel dünyamızı keşfetmemize ve kendimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Doğa fotoğrafçılığı, diğer fotoğrafçılarla ve doğa severlerle etkileşim kurmamızı sağlar. Fotoğrafçılık kulüpleri, sergiler ve sosyal medya platformları aracılığıyla deneyimlerimizi ve fotoğraflarımızı paylaşırız. Bu, sosyal bağlarımızı güçlendirir ve ortak ilgi alanlarına sahip insanlarla bağlantı kurmamıza yardımcı olur.
Doğada fotoğraf çekerken süreçte kendimizi geliştirirken aynı zamanda farkındalıklarımızı da artırmış oluyoruz. Doğa fotoğrafçılığı, doğanın korunmasına dair önemli bir farkındalık oluşturur. Doğanın güzelliklerini ve kırılganlıklarını görmek, çevre bilincimizi artırır ve sürdürülebilir yaşam için adımlar atmamıza ilham verir. Albert Einstein'ın dediği gibi, "Doğayı derinlemesine inceleyin, her şeyi daha iyi anlayacaksınız."
Doğa fotoğrafçılığının faydaları sadece kişisel gelişimle sınırlı değil aslında. Doğa fotoğrafçılığı, açık havada yürüyüşler ve keşifler gerektirir. Bu, fiziksel sağlığımızı destekler ve formda kalmamıza yardımcı olur. Doğada zaman geçirmek, zihinsel yorgunluğu azaltır ve stres seviyelerini düşürür. Bu, daha berrak bir zihinle günlük hayata dönmemize yardımcı olur. Doğa fotoğrafçılığı, teknik bilgi ve becerileri geliştirmemizi sağlar. Kamera kullanımı, ışık ayarları, kompozisyon teknikleri gibi konularda uzmanlaşırız. Bu bilgiler, genel teknik bilgi birikimimizi artırır.
15 Haziran Doğa Fotoğrafçılığı Günü, doğayı keşfetmek ve bu keşfi kişisel gelişim yolculuğumuzla birleştirmek için mükemmel bir fırsattır. Doğa fotoğrafçılığına adım atarak hem doğanın güzelliklerini yakalayabilir hem de kendimizi daha iyi anlayabiliriz. Bu süreçte, doğanın bilgeliği ve dinginliği ile yenilenir, daha bilinçli ve dengeli bir yaşam sürdürmek için ilham alırız. Doğa fotoğrafçılığı, doğayla kurduğumuz bu derin bağ sayesinde, sadece bir hobi olmaktan çıkar ve hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelir. Bu özel günü, doğanın sunduğu mucizeleri ve kendi içsel yolculuğumuzu kutlayarak geçirmemiz dileklerimle…
M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
Instagram @indusefsun
#doğafotoğrafçılığı #doğa #fotoğraf #farkındalık #kişiselgelişim #bakışaçısı #indusglobal #indusconsulting