"Cinsellik konusunu provokatif bir silah olarak kullanan reklam sektörü ve medya karşısında gerçekten dindar olsun ya da olmasın insanlar özellikle erkekler çok büyük bir saldırı altında."

Nesli devam ettirmek ve cinsel haz, insanoğlunun fıtri bir içgüdüsüdür. Lakin bütün kadim inançlarda cinselliği yaşayabilmenin tek meşru yolu evlilikten geçer. Ve bütün dindar insanlar bilir ve inanır ki evlilik dışı yaşanılan cinsellik yani “zina” haramdır.


O yüzden de dindar insanlar günaha girmemek için daha erken yaşlarda evlenir ya da evlenirdi. Lakin günümüzde erken evlilik dindar insanların da tercihi değil artık.


Erken evlilik konusunda günümüzün ağır koşullarına meydan okuyamayan bazı evli dindar ailelerin, önceki yıllara göre daha kısa sürede boşandığını şahit oluyoruz. 


Erken evlenmenin tabi ki günümüz koşullarına göre kolay olduğunu kimse söyleyemez. Eğer erken evlenen çiftlere maddi-manevi aile desteği yoksa epey zorlanıyorlar ve maalesef bunun sonu boşanma ile bitebiliyor.


Evlilik kurumunun içindeki cinsellikle ilgili sorularına yıllar önce Ali Rıza Demircan Hoca’nın peynir ekmek gibi satan“İslam’da cinsel hayat” kitabı ile cevap bulan ve erken yaşta evlenen dindar insanlar, modern dünyanın evliliğine yönelik tehdidi ile bazen baş edemiyor ve yeni mecralara yelken açıyor.


Ve “Aşk”ı da bazen bir meşrulaştırma aracı olarak kullanabiliyor.


Erkekler bu işi ikinci veya üçüncü eş ile çözerken kadınlar için ise sonu çok daha dramatik olabiliyor. Şiddete veya yalnızlığa mahkum oluyor ya da soluğu mahkemede alıyor.


Cinselliğin tek meşru yolunun dini nikah olduğunu bilen bekarlar ise dini nikahla aile kurmadan kendince meşrulaştırdığı flörtler yaşıyor. Bazen de dindar erkek ya da kadın “günahkar” olma yoluna gidiyor.


Aslında bu sorun bugünün sorunu da değil. Modernleşme, sınıf atlama, paraya kavuşma ve iktidar ile birlikte başlayan ve son çeyrek yüzyılda yoğunlaşan bir sürecin sorunu bu.


Yeni yeni zenginleşen bazı dindar erkekler dünyayı dolaştıkça, evdeki eşlerinin
modern dünyaya uyum sağlayamadığını, seksi ve işveli olmadığını belirterek “sıkıldıkları” evliliklerini boşanma ile sonuçlandırmaktansa ikinci eş alma yoluna başvuruyor.


Cinsellik konusunu provokatif bir silah olarak kullanan reklam sektörü ve medya karşısında gerçekten dindar olsun ya da olmasın özellikle bütün erkekler çok büyük bir saldırı altında. Ve dışarıda da özellikle erkekler çok yoğun bir teşhircilik bombardımanı ile de baş etmeye çalışıyor.


Kadın ise kendisini sıkıştırılmış yalnız, çaresiz ve yorgun hissediyor.


Bu meselenin özellikle dini hassasiyetler taşıyan insanlar için daha ağır bir imtihan olduğunu biliyoruz. Bu zor sınavda herkese başarılar diliyorum…

 
(Platinhaber.com'dan alınmıştır)