Emeklileri temsil eden örgütlerin yöneticileri topluca Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gitti...
   Tümü ‘milli davaya’ bağlılığıyla tanınan, aralarında mücahit emeklilerinin de bulunduğu yöneticiler, bugüne kadar hiç kullanmadıkları kelimelerle hükümete veryansın ettiler...
   Ve artık yönetime ‘güven duymadıklarını’ belirttiler...
   Şimdi birileri çıkacak ve cumhurbaşkanı ile birlikte çekilen fotoğrafın içinden bir, ya da iki kişiyi seçerek şöyle diyecek:
   “Adam 6 bin TL emeklilik parası alıyor ama doymuyor...”
   Bizde ne yazık ki; toplumsal sorunlar sadece ‘azınlıkları örnek alarak’ değerlendirilir...
   Halbuki; o fotoğrafta yer alan 6 bin lira maaşlı emeklinin temsil ettiği 2 bin TL maaşlı binlerce emekli vardır...
   Ve KKTC o kadar pahalı bir ülke haline getirildi ki; ayda 2 bin lira maaşla geçinmek imkânsızdır...
   Sabah, öğle ve akşamları yumurtalı patates yeseniz de geçinemezsiniz...
   Neden mi?..
   Her evin ortalama 300 TL elektrik gideri vardır...
   Kış aylarında bu giderin daha da arttığını hepimiz biliyoruz...
   Yemeği pişirmek için gaz alacak...
   Belediyeye ayda ortalama 100 TL ödeyecek...
   Hastanede göremediği doktorun kliniğine giderek 80 TL vizite ücreti ödeyecek...
   Hele bir de tahlil isteniyorsa, adam yandı demektir...
   Tahlil sonrasında doktorunu bir daha görecek ve eline aldığı reçete ile eczaneye gidecek...
   Gel de bu işin içinden çıkıver...
   Bazı ‘aklı büyükler’, bizlere Avrupa ve Amerika’dan örnekler vererek, KKTC’deki gelirlerin yüksek olduğunu savunabilirler...
   Fakat Avrupa ülkelerinde ısınma, KKTC’den çok daha ucuzdur...
   Avrupa ülkelerinde yaşlıların tüm sağlık hizmetleri ve ilaçları bedavadır...
   Avrupa ülkelerinde emeklilerin, bedava kent içi ulaşım hakları vardır...
   Ve Avrupa ülkelerinin birçoğunda et, süt, tavuk fiyatları, meşrubat, bazı alkollü içecekler, temizlik malzemeleri KKTC’den daha ucuzdur...
   Peki biz neden bu kadar pahalı bir ülkeyiz?..
   Her hükümet değişikliğinde fonlar ve vergiler de değiştiği için...
   Ticarette rekabet unsurları hayata geçirilmediği için...
   Devleti yönetenler hiçbir zaman bu tür sorunlarla ilgilenmediği için...
   Seçim döneminde ortaya attıkları ‘Tayvan’, ‘Dubai’, ‘Singapur’ projelerini çok kısa sürede rafa kaldırdılar...
   Tayvan, Dubai, Singapur olabilmek için öncelikle ciddiyet ve kararlılık gerekir...
   Çok iddialı projelerin korkusuzca hayata geçirilmesi için bilgi, görgü ve beceri de gerekir...
   Ama bizde, çöpleri dahi ortadan kaldıramayan bir yönetim şekli vardır...
   Yılbaşı kapıya dayandı, hâlâ Lefkoşa pislikten geçilmiyor...
   Patlayan kanalizasyon boruları tamir edilmiyor...
   Yollar çukurdan geçilmiyor...
   Lefkoşa’nın tarihi Girne Kapısı dahi, pis atıklarla kaplanmış, bunu gören, umursayan ve gereğini yapan olmuyor...
   Belediye grevde olabilir...
   Ama bu ülkenin İçişleri Bakanlığı, Çevre Dairesi, İtfaiye’si yok mudur?..
   Tüm trafik adacıkları, çemberler, parklar otlarla kaplanmış, ikaz işaretleri görünmez hale gelmiş, sokak lambaları yanmıyor...
   Ve bunları beceremeyenlerin, Kuzey Kıbrıs’ı Dubai, Tayvan, ya da Singapur yapmalarını bekliyoruz...
   Yapamazlar...
   Çöpleri dahi kaldırmayı beceremeyenler, bizleri sadece kanalizasyon atıklarıyla yıkarlar...
   Ellerinden gelen tek şey budur...

(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)