Günümüzden 20 yıl önce dünya kamuoyu, Irak’a yapılacak saldırı ile meşguldü…

ABD, tüm hazırlıklarını yapmış;  işgal edeceği bölgede, müdahalesini haklı gösterecek suni bir kriz çıkarmayı başarmıştı…

Bundan böyle artık,  Ortadoğu’nun sadece ekonomik kaynaklarını değil; siyasi, sosyal ve kültürel varlıklarını da kendi hakimiyetine almak istiyordu…

Hedeflerine ulaşmak için, “akil” adamlarına “Büyük Ortadoğu Projesi” hazırlatmıştı…

Bu zeki adamlar, paketin ambalajına “DEMOKRASİ” yazmayı ve projede Türkiye’ye paydaşlık rolü vermeyi de ihmal etmemişlerdi…

Rolü kabul etmemiz için, ağzımıza birkaç kaşık bal sürülmüştü…

Fakat, seçimden yeni çıkmış ve aritmetiği değişmiş Türk Meclisi; 1 Mart tezkeresini reddederek, daha yolun başında ABD’nin hayallerini suya düşürmüştü!...

En nihayetinde, Türkiye’nin desteği  olmadan harekete geçmek zorunda kaldılar…

Yıllar süren saldırılarda, biyolojik ve kimyasal olanlar dahil;  kara, deniz ve hava unsurlarına ait en modern silahları kullanmalarına rağmen istedikleri sonuca tam olarak ulaşamadılar…

Bu haliyle Türkiye’ye, bir kere daha güvenemeyeceklerini anladılar…

Anlattığım olayın yaşandığı günlerde, “Kurtlar Vadisi” adıyla bir dizi yayınlanmaya başladı…

Mafya-siyaset-bürokrasi” üçgeninde cereyan eden olayların anlatıldığı bu diziden sonra, Milletimiz kayıt dışılığa, kanunsuzluğa, şiddete ve çatışmaya alıştırıldı…

Askerliği sevmemizin bunda bir katkısı oldu mu bilmiyorum…

İnsanımız, bu tür olayları kolayca kabullenir hale getirildi…

  • Kahramanlarımızın mutlaka bir bildiği vardır…

  • Onları sorgulamaya ve yaptıklarını tartışmaya hakkımız yok…” demeye başladık!...

Halkın daha önce çok büyük tepki gösterdiği, 1996’daki “Susurluk Kazası”, eğer bu diziden sonra yaşanmış olsaydı; o tepkinin nasıl evrildiğini çıplak bir gözle görebilirdik!...

Amaca ulaşmak için her yol mübahtır” anlayışı, dindar olanlar da dahil bir çok kesim tarafından içselleştirildi şimdi…

  • Bir suçu apaçık kınayamaz olduk!

  • Bir haksızlığın karşısında eskisi gibi cesaretle duramaz olduk!

  • Mağdurların safında gözükmeye korkar olduk…

Zira etrafımız,  “vadi tipi reislerle” dolu!...

Polat Alemdar, Memati, Çakır, Karahanlı… Bunların kılığında, ne ararsan var piyasada…

Alıcıları, arayanı ve soranı öyle çok ki bunların.

Prim yapmaması, değer kazanmaması mümkün değil!...

CIA’nın 2003’te Türkiye’den yediği kazığın acısını bu şekilde çıkardığını düşünüyorum…

Örtülü bir şekilde yaptıkları demografik çalışmalar ve kültür yozlaştırıcı faaliyetlerin önemli bir amacı var…

Hülasa, “eşkıya dünyaya hükümdar olmak” istiyor!...

Kimisi dünyaya… Kimisi Türkiye’ye… Bu amaca ulaşmak için bir dakika bile boş durmuyorlar…

“Kurtlar Vadisi” türündeki yapımlar, ABD gibi emperyalist devletlerin işini epeyce kolaylaştırıyor…

Çünkü toplumlar bir süre sonra eşkıyalığa sempati ile bakabilir hale geliyorlar!...

Bir gerçek var:

  • Eşkıyalık hukukunu, eşkıyaların itibar gördüğü bir yerde kurabilirsin!...

Demokrasinin ve adaletin hakim olduğu, kanunsuzların barınamadığı bir bölgede bunu yapamazsın…

1Mart 2003 tezkeresinin TBMM’de reddedilmesinin sebebi buydu…

Türkiye, Cumhuriyetle birlikte eşkıyalığın kökünü  kazımıştı…

Kişilerin değil, kuralların egemen olduğu bir ülke olmak istiyordu…

Eşkıyalığı sevmiyorduk o günlerde!...

Bugün sokaklarda dolaşan ve mantar gibi çoğalan “Memati kılıklı” adamlar hiç hayra alamet değil!...

Siyah yelekleri, iri taşlı tespihleri,  parlak yüzükleri ve sivri burun ayakkabıları başımıza çok büyük işler açacak gibi…

Her biri vadinin kurdu görüyor kendini!

Büyük abilerinin her talimatını sorgusuz-sualsiz yerine getiriyorlar…

Kırmaktan, dökmekten çekinmiyorlar…

Etrafa korku saçıyorlar…

Pusu atıyorlar, tezgah kuruyorlar…

Sürekli “esas duruşta” bir sonraki emri bekliyorlar!

Bizim kadim ülkümüzde böyle bir anlayış yok…

  • Bu yozlaşmış hareketler bizden değil…
  • Üç bin yıllık bozkurt sembolünün manası bu değil…

Bozkurt koruyandır, gözetendir…

Bozkurt güven verendir…

Bozkurt yol gösterendir…

CIA’nın tezgahında üretilen çakallarla bozkurtları birbirine karıştırmayın!

Çünkü bozkurt zirvelerde, çakal ise karanlık vadilerde  yaşar...

Kurtların zirvesi, çakalların da vadisi olur anlayacağınız!

Peşinden gittiğiniz acaba hangisi?

Durup, bir kere daha kontrol etmenizde fayda var!...