Veya şöyle söyleyebiliriz.. Başbakan da artık bizim gibi düşünüyor.. Veya.. Başbakan’la aynı çizgiye geldik de diyebiliriz..
Biz ona yaklaşmadık, o bize yaklaştı..
Ne konuda mı?
Yargıdaki hoyratlık konusunda.. Yıllardır yazıldı, çizildi.. Delilsiz tutuklamalardan, öldürsen kaçmayacak kişilerin ‘kaçacak’ yaftasıyla tutuklanmasına.. Önüne gelenin içeri atılmasına kadar söylenmedik söz kalmadı..
Dinleyen oldu mu derseniz..
Olmadı..
Tam tersi iktidara yakın duranların, iktidarın arkasına hizalananların hedef tahtası olduk..
Biz, adil yargı dedikçe.. Hoyratlıkları gündeme getirdikçe..
Onlar..
Ergenekon dostu dediler..
Darbe yanlısı dediler..
Kısaca demediklerini bırakmadılar.. Efendim kurunun yanında yaş da yanarmış.. Büyük manzaraya bakmak lazımmış.. Ayrıntılar önemli değilmiş.. Üç beş kişi yanlışlık kurbanı olabilirmiş!..
Miş, miş, miş..
Ama dedik böyle olunca yargıya güven azalıyor..
Yalan dediler, hem de büyük yalan.. Ergenekoncuların oyunu.. Ergenekon dostlarının kara propagandası..
Onlarca somut örnek verdik..
Birini söyleyeyim..
28 yaşındaki bir teğmen ‘sehven’ 33 ay tutuklu kaldı..
İki yıl, dokuz ay!..
Dinletemedik, dinlemediler..
*
Önceki akşam Başbakan aynı sözleri söyledi..
Yargıya güven azalmaya başladı bunun görmek lazım dedi..
Başka neler söylemedi ki..
Tutuksuz yargılanacakken tutuklu yargılananlar var dedi..
Bu süreci yumuşatmamız lazım dedi..
250. maddenin verdiği yetkileri istedikleri gibi kullanıyorlar dedi..
Dedi, dedi, dedi..
*
Yıllardır söylediklerimizle aynı şeyleri söyledi.. Hoyratlığa son vereceğini ilan etti..
Önceki gece.. Sırf bu nedenle rahat bi uyku çektim..
*
İnsan rüyasında düşünür mü?
İlk defa oluyor, düşündüm işte.. Yıllardır yargıdaki hataları yazanları suçlayan arkadaşların nasıl u dönüşü yapacaklarını düşündüm.. Nasıl kıvıracaklarını hayal etmeye çalıştım..
Uykunun ortasında kendime sordum..
Büyük manzaraya bakın diyen kalemler, Başbakan’ın bu sözlerinden sonra devletleri hukuk devleti yapan küçük ayrıntılardır nutku atacaklar mı?
*
Müsaadenizle televizyonun başına gidiyorum..
O arkadaşları dinlemek için!
Başbakan dizginleri bırakmak istemiyor
Başbakan sadece yargı üzerine konuşmadı.. Başkanlık sistemine de girdi..
Niyetini belli etti..
İstediği şu.. Başkanlık veya yarı başkanlık hangisi uyarsa olsun..
Ama bi şartı var..
Başkan veya cumhurbaşkanı partili olsun.. Partinin başından ayrılmasın..
Belli; Özal dönemini de Demirel dönemini de iyi analiz etmiş..
Bildiğimiz lisanla..
Dizginler elinde olsun istiyor.. Başkan olmak, cumhurbaşkanı olmak kesmiyor..
Partiyi elinde tutmak, milletvekili olacak kişileri belirlemek dolayısıyla Meclis üzerinde de etkili olmak istiyor..
Kuvvetler ayrılığına çok önem verdiklerini söylüyor ama önerdiği yönetim şekli kuvvetler birliğini işaret ediyor..
İstediği ne Amerika ile uyuyor ne Fransa ile..
*
Merak edilen bir başka soru daha..
Anayasa istediği gibi değişmezse Başbakan bu haliyle, bu yetkilerle, Gül gibi, Demirel gibi, Sezer gibi, Özal gibi Çankaya’ya çıkar mı?
Çıkmaz!..
TV söyleşisinde net biçimde söyledi..
Bir anlamda.. Onların düştüğü duruma düşmem dedi.. Vitrin süsü olmam dedi..
Kısaca..
İpler bende olacak diyor.. Kendimi başkasının insafına bırakmam..
Özal gibi olmam!..
(Milliyet gazetesinden alınmıştır)