Avrupa Parlamentosu'nda milletvekili olarak görev yaptığım yıllarda beni çok rahatsız eden bir durum vardı.

Parlamentonun neredeyse hiç bir duvarı boş değildi. Avrupa'nın en ünlü ressamlarının tabloları asılıydı. Ayrıca en ünlü heykeltraşlarının, seramikçilerinin ve diğer sanatçılarının eserleri süslemekteydi AP binalarını hem Brüksel'de hem de Strasburg'ta.

Bir yazarın oğlu olarak bu durum benim için çok kırıcı idi.

Avrupalı Türkiye'nin hatta "Avrupa Medeniyeti denilen medeniyetin" doğduğu toprakların kısacası "Anadolu mozaiğinin" kendini Avrupa Parlamentosu diye tanımlayan kurumun hiç bir köşesinde temsil edilmemesi kabul edilemezdi.

Aslında bu AB ve AP açısından da büyük bir ayıptı. Beni bu kısmı zerre kadar ilgilendirmese de "Türkiye'yi AB dışında tutarak" Avrupalı yapmadıklarını sanan "zavallılar" belki de bu şekilde "kendi kendilerini tatmin etmişlerdi" uzun yıllar.

Oysa Türkiye AB üyesi olsun ya da olmasın Avrupalı bir ülke ve Avrupa Tarihi'nde "hangi açıdan bakılırsa bakılsın" önemli rol oynamış insanların diyarı olarak bu binada kültürel olarak temsil edilmeliydi.

İlk iş olarak AP Başkanı'na mektup yazdım. Eksikliğin kabul edilemez olduğunu belirttim. Cevap "güya" olumluydu. Süleyman Demirel'de ancak bu şekilde bir cevap verebilirdi: "Tablo verildi de asmadık mı" dendi.

Bu cevabın ardından o yıllarda TC AB nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçisi Oğuz Demiralp ile görüşerek yardım istedim. Edebiyat ve sanat konularıyla çok yakından ilgilenen ve çok takdir ettiğim Büyükelcimiz Demiralp gerekeni yaptı. TC hızır gibi yetişti.

Dünyaca ünlü ressamımız Burhan Doğançay benim aracılığımla AP Başkanı'na hitaben yazdığı bir mektupla AP'ye bir tablosunu bağışladığını bildirdi.

İş ciddiye binince hem Büyükelçimiz hem biz her yönden baskı yaparak bu tablonun hak ettiği en iyi yere asılması için gereken tüm adımları attık. Çünkü AP'nin ücra bir köşesine asılmasındansa hiç asılmaması daha doğru olurdu.

Sonunda tüm ortak çalışmamız iyi bir ekip çalışması olarak sonuçlandı.

Güzel bir tören organize ettik. Türkiye hem Burhan Doğançay'ın hem de tablosunun planlanan tarihte AP'de olmasını da mükemmel bir şekilde üstlenerek organize etti.

Bir sosyaldemokrat milletvekili olduğum için doğal olarak tören de Sosyaldemokrat Meclis Grubu adına yapıldı. Burhan Doğançay tabloyu o dönemde AP Sosyaldemokrat Meclis Grubu Başkanı ispanyol Enrique Baron Crespo'nun da konuşma yaptığı bir törenle AP Yönetimi'ne hediye etti.

Günümüzde bile AP'yi ziyaret ettiğimde Burhan Doğançay'ın muhteşem tablosunun önünden geçerken "gururlanırım". Yaşamımda başarabildiğim "iyi işlerden biri" olduğundan en ufak şüphem yok.

Geçtiğimiz Cuma Günü Teşvikiye Camii'nde geçen hafta Salı Günü yitirdiğimiz Burhan Doğançay'ın tabutuna AB Bakanımız Egemen Bağış ile Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay'ın birlikte omuz verdiklerini gördüğümde tüm bu yazdıklarım gözlerimin önünden bir film gibi aktı.

Doğançay'ın son yolculuğunda Günay ve Bağış'ın onu yalnız bırakmamaları çok anlamlıydı.

Burhan Doğançay bizi, ülkemizi ve kültürümüzü en iyi şekilde tüm dünyaya tanıtan değerlerimizden, gerçek kahramanlarımızdan biriydi. Ve hiç ölmemek bu olsa gerek. Eserleri ile sürekli yaşayacak Burhan Doğançay.

Sahi KKTC'de neden kimsenin umurunda değil, "Kıbrıslı Türklerin yetiştirdiği sanatçıların niçin AP binalarından birinde bir tablosu yok?". Rumlar emin olun bu işi başarmışlardır.

"Avrupalıyız" diye böbürlenmekle "Avrupalı" olunmuyor. Üstelik böbürlenmeye gerek yok. Zaten "avrupalıyız". Ama biraz çaba göstermek ve bunu tüm dünyanın hayranlığını kazanacak bir şekilde sergilemek hiç de fena değil.

İşte AP'de tablosunu beğenip "bu eser kimin" dediklerinde yaklaşıp okuyorlar o resim dehasının kim olduğunu "Burhan Doğançay/Türkiye". Ve o andan sonra insanlara anlatmanıza hiç gerek kalmıyor "Türkiye, Avrupa'nın bir ülkesi midir, değil midir" diye!

Aynı şekilde hala bu gerçeği bilmeyen geniş bir kamuoyuna bir tablo ile anlatmak mümkün "Kıbrıs'ta sadece Rumların yerli olmadığını".

"UBP'ye başkanlık kavgasında had safhada enerji sarfeden" dostum Hasan Taçoy, AP'ye gidip, gelirken o enerjinin onda birini de keşke bu konuya ayırsa!