Öksüz ve yetim bir çocuk ve anneler gününde ne yapacağını pek de bilemeyen biri olarak anneler gününü yılda iki kere kutlamak gerektiğinde iyice şaşırıyorum.

Birleşik Krallık’ın bu farklılığının nereden geldiğine bakalım bu ‘Anneler Günü’nde, Mart ayının üçüncü pazar günü…

Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir millet olan İngilizler modern dünyadanın kabul ettiği pek çok uygulamadan bağımsız kendi başlarına hareket ederler pek çok hususta…Sadece para ve ölçü birimleri değildir bu farklılık, diğer bazı konularda da farklıdırlar ki anneler günü bu farklılıklardan biridir. Arkasında ise Yeniçağ’a kadar giden bazı uygulamalar yatar.

Önceleri elbette ki annelerle ve onlara bir gün vererek onurlandırmayla bir alakası yoktur bu uygulamanın, 16. yüzyıldan kalan bir gelenekle kişinin ait olduğunu düşündüğü ve vaftiz edildiği kiliseye gitme adeti ile alakalıdır. Yani ana kilisesi…mother church!

Zamanla genel bir uygulama haline gelen ‘Paskalya Orucu’ diye bilinen Mart ayın sondan ikinci pazar günüdür insanların kendi doğdukları ve vaftiz edildikleri kiliseye gitme adeti. Uygulama zamanla bu günün tatil günü haline gelmesi ile neticelendi. Üst gelir grubundan şahısların hizmetlerinde çalışan serflere bu gün kendi ailelerini, ait oldukları köy veya kasabayı ziyaret etmeleri için izin verilirdi ve haliyle beraberce kilise ziyareti yapılırdı. Bu Paskalya öncesi ve yeni yıl sonrası verilen izinle yapılan ziyaret dışında izin pek de bilinmez.

Bu izin ve ziyaretin şerefine ‘simnel cake' denilen meyveli pasta da işte bu aya ve güne atfedilen lezzetli bir şeydir. Her şeyde geleneklerin ve Hristiyanlık inancının izleri vardır elbette. Zira kekte meyve parçalarının yanı sıra 11 adet baden topu bulunur ki bu da Hazreti İsa’nın kendisine ihanet ettiği için hain kabul edilen Yahuda isimli havarisinin diğer 12 havariden ayrı tutulmasını, dışlanmasını ve cezalandırılmasını simgeler. Simnel kekinin adı da Lambert Simnel isimli en ünlü İngiliz kralı 8. Henry’nin mutfağındaki şefidir diye bir rivayet de vardır aslında. Zamanla annelere sunulan geleneksel bir pazar günü hediyesi oldu.

Doğdukları şehre ve ailelerine gitmelerine izin verilen hizmetkarların yol boyunca topladıkları çiçekleri annelerine götürdükleri de bilinir. Zira ağır kış şartlarının yaşanmadığı yıllarda baharın bu ilk günlerinde yabani kır çiçekleri toplamak mümkündür. Bunun yanında Anglikan Kilisesi hala Paskalya haftasından üç hafta öncesine denk gelen bu günü kutlamaktadır ve çocukların kilise ayini sonrasında annelerine bir demet çiçek verme geleneği sürdürülmektedir.

Günün anneler günü olarak kutlanması ve para vererek hediye alınması uygulaması da bilindiği gibi çok yenidir. İngilizler de bunun Atlantik ötesinden yayılan bir salgın olduğunu kabul ederler ama yapılan uygulama zamanla annenlerin de çocuklarının da hoşuna gider. Ama Mayıs ayının ikinci pazar günü uygulaması benimsenmez, kendilerine has olan Mary ayı uygulaması aynı kaldı.

Enteresan olan olay ise Anneler Günü’nün resmi bir gün olarak kutlanması için uzun bir çaba veren Anne Jarvis isimli kadının zamanla kutlamanın ticarileşmesi sebebiyle bu günü kınaması ve boykot etmesidir. Anneler Günü savunucusu ve muhalifi olan ilk kişi de kendisidir. Ticarileşmesine, hissiyatın zayıflamasına tepki gösterdi ve hatta hazır kutlama kartlarına da karşı çıkarak ‘hazır kartların hiçbir anlamı yoktur, hayatınızda sizi en fazla düşünen ve bu dünyada başka hiç kimsenin yapamayacağı kadar fedakarlıkta bulunan kişiye kendi elinizle yazamayacak kadar tembel olmayınız’ dedi.

Ama bizim toplumumuzda ziyaret etmek, telefon açmak veya mesaj göndermek bilinirken batı ülkelerinde hala devam eden güne özel kart almak, üzerini/içini yazmak ve ait olduğu kişiye verme adetinin hala devam ettiğini belirtmek gerekir.

Anneler Günü Kutlu Olsun!