Kraliçe Victoria’nın düğünü beklendiği gibi imparatorluğun dört köşesinde konuşuldu. Sadece 21 yıl evli kalacağını bilmeden dillere destan, az bulunan ve ilkleri ve daha sonra tüm dünyaya yayılan düğün kıyafetleri ve uygulamalarının başlangıcı oldu.
Onunla ilgili bildikleriniz başbakanlarla olan çekişmeli ilişkileri, erken yaşta dul kalması ve oburluğu ise yeni gün ışığına çıkan günlüklerini okuyun derim. Şahane, çok güzel ve ihtiras dolu.
Ölümüyle çocukları günlüklerini yakmasaydı daha neler öğrenebilirdik diye merak etmiyor değil İngiliz tarihçileri. Kim bilir ne kadar müstehcen idiler diye de vahlandıkları oluyor.
Kraliçe Victoria evlenene kadar kraliyet törenleri akşam karanlığından sonra ve sarayın içerisinde yapılırken onun düğünü gündüz gerçekleşti, beyazlar içinde ve gün ışığı ile…
O zaman; gelinlik neden beyazdır ve elde tutulan çiçek ne anlama gelir?
Düğün kıyafeti ‘dress to impress’ olarak tanımlanır; zaten dünyanın her yerinde de aynı değil mi? Sadece bir kişi o gün beyaz giyinmeli, en güzel olmalı ve günün en çok dikkat çeken kişisi olmalı.
Yani beyaz renge bürünerek evlenme işi sanayi çağı, ilerleme çağı, üretim çağı olan Kraliçe Victoria’nın 10 Şubat 1840 tarihinde pazartesi günü evlenmesiyle alakalıdır. Kraliyet mensupları da hafta içi evlenir diye ekleyeyim.
Beyaz renk hem saflığa hem de gençliğe işaret eder. Ama düğünde sadece gelinin parlamasına imkan veren bir buluştur. Beyaz giyinmeyi kadınlara öğreten Kraliçe Victoria enteresan bir şekilde eşinin hayata veda etmesinden sonra hayatının tamamını siyahlar içinde geçirdi.
Düğün günü gelin olacak 20 yaşındaki Victoria sabah 08:45’te uyandırıldı ve saat 11:00 civarı düğün için giyinme işlemi başladı.
Düğün töreni Winchester College’da yapıldı, hava bir şubat ayı ve kış olmasına rağmen hiç bu kadar soğuk ve yağmurlu olmazdı denilir.
Düğün günü Buckingham Sarayı’nın hemen yanı başındaki Aziz James Sarayı’na doğru gelin korteji yola çıktığında Aziz James Parkı'nın ağaçları bile gelin olan kraliçeyi görmeye çalışan insanlarla doldu.
Prens Albert, gelinliğin kuyruğunu taşıyan 12 bakire kızın aristokrat anne ve şerefli/günahsız babaların mükemmel evliliklerinin ürünü çocuklar olmalarını istedi. Burada, günahsız aristokrat beylerin ‘metresleri ve evlilik dışı çocuklarının olmaması ve hiçbir skandala karışmamaları’ anlaşılmalıdır. Ancak, bu aile mensubu kızlar bulunamadı. Victoria, realist davranmak gerektiğini düşündü ve bu tip kızların nedime olması şartını bu şekilde gevşetti. Hatta kızlardan biri Victoria’nın amcası eski kral 4. George’un kızı Lady Jersey’di ve gayrimeşru idi.
Düğünlerinin halkla ilişkiler açısından bir başarı olduğu ve Britanya’nın cumhuriyet olmasını engelleyip krallık olarak kalmasını sağladığı söylenir.
İngiltere’de sadece kraliyet gelinleri değil sıradan insanlar da Victoria gibi gelin olmaya ve düğün töreninin ayrıntılarını kendi düğünlerine de yansıtmaya başladılar.
Tacının altında, gücünü Tanrı’dan alsa da insani özellikleri ile genç bir kız olarak ve hayranlık uyandırarak evlenen Victoria’nın monarşinin başı hükümdar olarak değil bir kadın olarak evlenmek istediği söylenir. O sebeple normal kraliyet düğünleri akşam ve halkın gözünden uzakta yapılırken o halkın içine gündüz ve beyaz giyinerek çıkmak istedi.
Ayrıca onun düğünü dünyanın ilk halka açık monarşi düğünüdür. Altarın önünde sağında duran yakışıklı adama ‘My precious angel’ diyerek şöyle devam eder, büyü bozulmasın çevirmeyeyim;
‘He is so accessibly handsome, my heart is quite going….’ diye yazdı daha sonra günlüklerine.
İngiliz tarihçiler kendisi için ilk erkek arkadaşıyla dışarı çıkacak genç kız (like a girl getting her first boyfriend) tanımlaması yaparlar.
Victoria döneminde evlilik yemininde kocaya boyun eğmek kurallardan biriydi. Ancak bir kraliçenin bunu nasıl yapacağı veya yapıp yapmayacağı ciddi bir merak konusuydu. Ama o tüm meraklı gözler önünde kocasına itaat edeceği, söz dinleyen, talimatlara uyan bir eş olacağına söz verdi ve bu söz imparatorluğun her yerinde duyuruldu.
Ama yine de monarşinin başının kendisi olduğunu daha yeni evliyken göstermeye başladı kocasına. Prens Albert balayının ÜÇ gün değil daha uzun olmasını isteyince kendisinin kraliçe olduğunu, yapacak işleri olduğunu ve bu işlerin bekleyemeyeceğini belirterek balayı süresinin kararı verecek kişinin de kendisi olduğunu ve kocasının da tebaasından biri olduğunu ima ettiği de söylenir.
Kraliçe evlenince hemen halka karıştı, popüler oldu.
Ülkeyi yöneten kendinden önceki akrabalarının kötü şöhretlerini unutturdu, ahlaki değerlerinin yeniden yerleşmesini sağladı. Aile kavramını kıymetli kıldı. Evliliğinin 4. ayında gebeliği krallığın dört yanına duyulduğunda eşi ile ulaştığı şöhret doruk yaptı. Ama kendilerine yapılan suikast girişiminde kraliçenin sağduyusu, cesareti ve soğukkanlılığı ile kahraman ilan edildi.
Doğum odasına ilk defa ülkenin ileri gelenleri, başbakan ve Canterbury Başpiskoposu alınmak istenmedi. Kraliçe’nin doğum yaptığı odanın kapısı açık tutuldu ama kraliçeyi göremediler ki bu surette kendisi yüzyıllardır süregelen zor bir geleneği de sona erdirmiş oldu.
Kraliçe Victoria erkek cocuk doğurarak mutluluğunu taclandırmak istedi ancak kız bebek doğurdu. Üzüntüyle ‘ikincinin oğlan olacağına eminim’ dedi ve bir sene sonra da öyle oldu. Kocasının ölümünden sorumlu tuttuğu ve ‘sefil, yüz karası’ dediği oğlu Edward’a işaret etmişti.