Anneler günü denildiğinde aklıma annesiz çocuklar gelir. Babalar gününde babasız. Bu benim hayata bakış açımı belirliyor sanırım. Mutludan daha çok mutsuzun yanında hissettim kendimi. Tuttuğum takım gol attığında gol atan oyuncudan çok, golü yiyen kalecinin yüz ifadesine takılırdı gözüm. O kalecinin o an ne hissettiğini fark etmeye çalışırdım. Bu böyle devam edecek biliyorum. Buna alıştım artık. Bu dediğim hüzün. Hüznü seven bir yanım var. Biliyorum yetim diye annesi ölmüş çocuğa denir ama annesi yaşadığı halde yetim kalmış çocuklar var aramızda. Bu onlara...
Şehrin ortasında köprü
Altında bir çocuk
Çocuk ama çoçukluk yaşlandırmış yüzünü
Kirli ama sanki
Kirlilik yıkamış yanaklarını
Yağ tenekesi içinde ateş
Isıtıyor üşüyen yanlarını
Belli ki onunla eritiyor
İçinde buz tutan anne sıcaklığını
Dumanlar içinde kaybediyor
Umutlarını, yarınlarını
Ayağında pabucu su topluyor
Mayın tarlası gibi tabanları
Yer kar her adımı kan ılığı
Kış iliklerine kadar sokulmuşken
İlikleyemiyor bağrını
İçinde ağrı bir dağ gibi büyüyor
Simsiyah parmaklarının arası
Kömür taşımış yemek değilse de
Belki ekmek parası
Boynunda siyah bir atkı, karanlığın kuyruğu gibi
Tak ederse canına
Atkısıyla asılacak
Dar ağacına belli...
Yüzünde yaşlar karışıyor yağmura
Cebinde eli
Görünmüyor ama mutlaka bir fotoğraf olmalı
Bir kadın bir erkek bir çocuk
Bakabildiği tek ayna
Görebildiği tek sevgi
Bakıyorum dizinde çocuğunu sallayan
Bu köprü ayağına, nasıl da merhametli
Ay gümüş bir tepside sunuyor sütünü
Yıldızlar fısıldıyor masalını bol dilekli
Yorganı yok öğrenmiş üşümemeyi
Çok olmuş rüya görmeyeli
Uykusunu buz tutanın
Rüyası çözülmezmiş
Kirpikleri çapaklanıyor
Azgın yaşlar atladıkça gözlerinin avlusundan
Sıksan taştan suyunu çıkarır gibi
Kan damlar havlusundan
Neden kurulayamıyor eller
göz yaşının düştüğü yeri
Ezelden beri...
Mendil satıyorsa da
Hiç mendil verilmemiş biri
Silememiş gözlerini
Hiç yıkamamış yüzünü ağlayınca
Yıkamazmış hiçbir su başka bir suyu çünkü...
Sanki ezber eder gibi okul dersini ev ödevini
Bir hayat bilgisi fotoğrafı gibi çizmiş gözlerine
annesizliğin resmini
Kıştan öksüz geçmiş, bahara yetim
Kimsesi yok kimsesizliğinden başka
O kadar uzak ki insanlar
Çocuk için kapısız, bacasız bir ev memleketim.
Başka bir çocuk geçiyor yanından
Ellerinde beni ağlatma gülleri
Anne için
Sokaktan sesleniyor çocuk... anne
Kapı açılıyor gül bahçesine dönüyor balkon
Gözlerim bu manzaraya takılıyor mandal gibi
Dönüp bakıyorum kaybolup gitmiş
Geride yalnız bir köprü bebeğini düşürmüş gibi
Yarın Pazar
Martın ilk pazarı
Biliyorum onun dilinde anne
Kovanını terk edip gitmiş bir arı...