AFGANİSTAN’DA görev yapan birliğimizden 12 askerimiz helikopter kazasında şehit düştü ve muhalefet “Afganistan’da ne işimiz var?” sorusunu gündeme getirdi. Siz ne dersiniz, Afganistan’da ne işimiz var? Çekilelim mi?

CHP lideri Kılıçdaroğlu “Ne işimiz var, çekilelim” diyor. MHP, biraz daha ihtiyatlı konuşuyor, Bahçeli “Artık Afganistan’da bulunmamızın stratejik önemi kalmadı” diyor.

İlginçtir, MHP’li Prof. Ümit Özdağ Yeni Çağ gazetesinde bu görüşleri eleştirerek “Afganistan’da çok işimiz var” diye dolgun bir makale yazdı.

İktidar ve muhalefet gözlüklerini çıkararak bu konuya bakamaz mıyız?

Mustafa Kemal ve Afganistan

Türkiye’nin en zayıf zamanı, Sakarya Savaşı öncesi... Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa, Milli Müdafaa Bakanı Fevzi Paşa’dan 20 seçkin subay tespit etmesini istiyor; bunlar Afgan ordusuna eğitim vermek üzere Kabil’e gönderilecektir!

İkinci İnönü zaferinden sonraki Eskişehir muharebelerinde mağlup olmuşuz, Sakarya’nın doğusuna çekilmişiz. Tetik çekecek tek ele, tek kurşuna ihtiyacımız var, 20 seçkin subayımızı Afganistan’a gönderiyoruz!

Mustafa Kemal’in siyaseten çok anlamlı bir hareketi daha vardır: Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı Medine’de şanlı bir müdafaa yaparak İslam dünyasında büyük saygı kazanmış olan “Medine Müdafii Fahrettin Paşa”yı, Afgan Kralı Emanullah Han’a “büyükelçi ve fevkalade delege” olarak göndermiştir.

Çünkü Afgan Kralı Emanullah Han, bölgeye hâkim olmak isteyen İngiltere’ye karşıdır. İngilizlerin onu devirmesini önlemek için ordusunu güçlendirmek gerekmektedir...

En karanlık günlerde

Mustafa Kemal de Anadolu’da Yunan ordusunun gerisindeki İngiliz siyaseti ile çarpışmaktadır. O sırada Ankara dünya siyasetinde henüz tanınmamıştır, sadece üç devletin temsilcisi vardır: Müslüman İran ve Afganistan’la Bolşevik Rusya... Bu üç ülkeyle ilişkilerimiz Milli Mücadele diplomasimizin adeta özetidir: İslam ve sol temelli bir Doğu siyaseti...

Özellikle 1926’dan sonra Atatürk İngiltere ile sıcak ilişkilere yönelmiş, hatta 1930’larda İngiltere ile ittifak yapmaya çalışmıştır. Öyle bir konjonktürde bile Emanullah Han 1928’de Türkiye’ye gelmiş ve Atatürk tarafından çok sıcak karşılanmıştır.

Konumuz Atatürk’ün politikaları değildir. Sakarya Savaşı öncesinin en karanlık günlerinde bile dış ilişkilerin ne kadar önemli olduğudur!

Hele de uluslararası ilişkilerin geçmiş hiçbir çağda olmadık kadar yoğunluk ve önem kazandığı zamanımızda.

Her yerde işimiz var

Türkiye Afganistan’a asker gönderme kararını Ecevit döneminde 10 Ekim 2001 tarihinde MHP ve CHP’nin desteğiyle almış, o zaman AKP karşı çıkmıştı! Onun için parti polemiklerini fazla önemsememek gerekir.

Ben Afganistan’daki birliklerimizi Ahmet Davutoğlu ile gezmiştim. Yaptıkları sosyal hizmetlerden ve gördükleri büyük saygıdan gurur duydum. Afganistan’da saldırıya uğramayan, saygı duyulan tek yabancı bayrak Türk bayrağıdır.

Dış politikada kalıcı dostluklar, sağlam ittifaklar böyle kurulmaktadır.

Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle birlikte hareket etmesi de elbette gereklidir; bizim de onlardan müttefikçe davranmalarını istememiz için.

Afganistan’da 12 askerimiz çarpışmada değil, kazada şehit düştü. Kaza Türkiye’de de olabilirdi.

Bu topraklarda güçlü olmanın yolu, bu toprakların ötesinde sağlam ilişkilere, siyasi, iktisadi ve diplomatik köprübaşlarına sahip olmaktır. Afganistan’da ve dünyanın her yerinde işimiz vardır.

(Hürriyet)