Yoğun program ve çoklu cephelerde devam eden görüşmeler en azından Liderler için tatile girdi. Ağustos ayında teknik çalışmalar devam edecek ve eylül ayının ilk yarısında Liderlerin görüşmesi sonrasında taraflar valizlerini toplayıp Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun yolunu tutacak. Geçmiş yıllardaki görüşme sıralamasına benziyor gibi görünüyorsada bu sefer BM çatısı altında tüm tarafların bir araya gelme şansı var.
Büyükçe bir masa bulup BM toplantıları yanında geniş bir görüşme yapma imkanı olabilir. Masayı biraz daha büyütürseler BM ve AB de kendine biraz yer bulup kimin ne verip ne alacağına kadar bir yerlerde düzenlendiğinden bahsedilen (Annan planı döneminde İsviçre) yeni Federal Anayasa, Kurucu Devletler Anayasaları, tarafların paylaşacağı yönetim ve güç ile diğer konuları bir çırpıda sonuca yaklaştırma imkanı doğabilir. Arkasından gelen iki, üç aylık sürede sandık hazırlığı ve referandum.
Bahar aylarında “Yeni Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”, “Kıbrıs Birleşik Devletleri” gibi gerçek veya şaka olarak dillendirilen isimler ile kurulacak “yeni!” , “federal!” bir devlet.
Tarafların liderlerinin kesinlikle böylesine sakin ve yumuşak bir geçiş için çalıştıkları varsayımından hareket edilirse, geçmişte kalan kırk yıl niye bir çözüm bulunamadı sorusuna cevap vermek zor. Ancak diğer bir pencereden bakılacak olursa; bu anlaşmaya yanaşmayan veya naz yapan veya istekleri daha fazla olan taraf ne gibi beklentileri veya istekleri karşılandı da bu kadar yumuşak geçiş için gayret sarf edecek!
Tüm konuların çözümlenmesi kazan – kazan ilkesi ile çözülebilirse her iki taraf mutlu sona ulaşmış olur! Kıbrıs Türk tarafı böyle söylüyor. Acaba Kıbrıs Rum tarafı bu düşünceyi paylaşıyor mu! Belki de sessizce şunu düşünüyor olabilir mi! “bana bir tek sebep söyleyin ki benim olanı verip kazanmış olayım”.
Yaz sıcaklarının rehavetine kapılıp ağustos böceği gibi saz çalanlar kış gelince ne yapacaklar!
Bu arada diğerleri de kendini karınca zannetmesin.