Hıristiyan’ın biri yolda giderken Yahudi olduğunu anladığı kişinin ensesine tokadı patlatmış..
Yahudi bağırmış..
Neden vurdun!..
Siz, peygamberimiz İsa’ya eziyet ettiniz, çile çektirdiniz, öldürdünüz..
Yahudi’nin ağzı bir karış açık; iyi ama o iki bin yıl önceydi demiş..
Tokadı patlatan Hıristiyan umursamamış..
Ben yeni duydum..
*
Kürtaj meselesi de aynen böyle..
Mevcut durum 30 yıldır var..
Neler yazmıyorlar ki, ekranlara kurulup neler söylemiyorlar ki.. Kürtajın kötülüğünü anlata anlata bitiremiyorlar..
Cinayettir diyorlar başka bir şey demiyorlar!..
Onlar da..
Kürtajı yeni duymuş!.
*
İşi azıtanlar, spermden babasına mektup bile yazdılar.. Ekranda okudular..
Sperm haykırıyor..
“Oysa biz yumurtalarla buluşup kanlı canlı yanına gelmek, senden sevgi görmek için yanıp tutuşuyorduk. Biz seni çok seviyoruz. Sen bizi sevmiyor musun?”
En büyük şovu kadın gazeteci yaptı..
Mektup okunurken gözyaşlarını tutamadı.. Öyle ya!.. Baba çocuğunun öldürülmesine izin vermişti..
Fırsat kaçırılır mı?
(Gerçi oldu-bittiye karşı çıkıyor ama yine de şov şovdur..)
*
Kürtaja polis de karıştı.. Polisiyelik oldu diyelim.. Ankara’da eylem yapan kadınlara kelepçe vuruldu, karakola götürüldü..
Yasağa karşı çıkmak suçundan adliyelik olurlarsa şaşırmam..
Sen misin yasağa karşı çıkan!..
Sen misin kürtaj yaptırmak isteyen..
Sen misin doğurmayan..
*
Son bir haftada yaşananlar tiyatro gibi.. İsa fıkrasının kopyası..
İşin gerçeği şu..
Uludere hatırlatılmasaydı kürtaj hatırlanmayacaktı.. Uludere cinayet sayılmasaydı, kürtaj da cinayet olmayacaktı..
Başbakan Uludere ile kürtajı eşdeğer tuttuğu için bu kadar patırtı gürültü koptu.. İktidarın arkasında hizalanmayı alışkanlık edinenler bu sebeple abarttıkça abarttı..
*
Neyse, gelelim işin özüne..
Kürtajın, Uludere ile hatırlanması.. 30 yıl sonra cinayet sayılması.. Gündem değiştirme hamlesi görülmesi asıl amacı değiştirmiyor..
Yapılan toplum mühendisliği.. Yapan da toplum mühendisliğinden yıllardır şikayet eden AKP iktidarı!..
İktidar, arzuladığı toplumu ceninden başlayarak oluşturma projesini devreye soktu..
*
Şöyle ki..
Kadının doğurup doğuramayacağı.. (Kürtaj olup, olmayacağını)
Nasıl doğuracağı.. (Sezaryen mi, normal mi?)
Nasıl bir nesil yetiştirileceği.. (Dindar nesil yetiştirileceği açıklandı)
O neslin nasıl eğitileceği.. (4+4+4 sistemi)
O neslin nerede eğitileceği.. (İmam hatiplerin göz bebeği yapılacağı söylendi)
*
Sonrası belli tek tip toplum.. Tek tip yaşam.. Ve tabii ki tek parti!..
Çizilen bu yol haritasına muhafazakar aydınlar bile tepkili.. Zaman gazetesi yazarı Prof. İhsan Dağı’dan birkaç alıntı yapalım..
*
“Ancak en azından bir sorunu var bu projenin: Son yıllarda özgürleşen ve özerkleşen ‘yeni dindar-muhafazakar’ kesimler kazandıkları bu özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını devlet merkezli ‘yeni toplum ütopyası’na feda edecekler mi?
Bana kalırsa varlıklı, eğitimli ve kentli ‘yeni nesil dindarlar’, tepeden projelendirilen ama alttan da ‘kitle desteği’ bulan bu yeni dalganın kendilerinin de özgürlük alanlarını daraltacağını bilir(...)
Şimdi bu kesimler, kazandıkları özgürlük ve özerkliklerini ‘yeni sosyal mühendislik projesiyle’ homojen bir toplum ve devlet tarafından gasp edilmesine razı olacaklar mı?”
*
Önümüzdeki günlerin sorusu budur..
Yeni toplum mühendisliği karşısında, liberal demokratlar, muhafazakar aydınlar ne yapacak? Nasıl tepki verecek? Ne diyecek?
‘Yetmez ama evet‘te ısrar edecekler mi?
Kürtajla sezaryen büyük projenin bir parçası..
*
Bu yaz sıcağında umarım sizi yormamışımdır.. Durum budur..
İyi pazarlar..
(Milliyet gazetesinden alınmıştır)