Batılı bilim adamları, İbni Haldun için “tüm zamanların en iyi tarih filozofu” der…
Onun, “Coğrafya Kaderdir” sözüyle özetlenen “Mukaddime” adlı eseri Avrupa’da büyük rağbet görmüş ve didik didik edilmiştir…
Jared Diamond isimli Amerikalı araştırmacının Pulitzer ödülü almış oldukça meşhur bir kitabı var:
- “Tüfek, Mikrop ve Çelik”
Kanaatime göre, İbni Haldun’dan esinlenerek yazdığı bu kitabına, ismi “Yali” olan Yeni Gine’li bir yerlinin kendisine sorduğu şu soru ile giriş yapar:
- “Beyaz adamın bu kadar çok kargosu varken, bizimki neden çok az?”
Kargo kelimesi ile kastedilen şey, Yeni Gine’yi istilaya gelen Batılıların yanlarında getirdikleri eşyalardır… Yani Batılıları yerlilerin karşısında güçlü gösteren şeylerdir!...
Jared Diamond, kitabında Yali’nin bu sorusuna cevap vermeye çalışır…
Otuz yıl kaldığı Yeni Gine’de binlerce yerli ile tanıştığını; bunların hepsinin zeka ve beceri olarak beyaz insandan geri olmadığını, hatta bir çok konuda üstün meziyetlere sahip olduklarını; akıllı, çabuk öğrenen, en zor şartlarda hayatta kalmayı kolayca başarabildiklerini gördüğünü söyler.
Yeni Gine’deki yerlilerle batı medeniyeti arasındaki güç farkının genetik olmadığına vurgu yapar...
- O halde Yali’nin sözünü ettiği eşitsizliğin sebebi nedir?
- Bu ülkede neden bir uygarlık kuramadılar?
- Aradan asırlar geçmesine rağmen, nasıl oldu da dünyalar birbirinden bu kadar farklı kalabildi?
- Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Mayalar medeniyet kurmayı başarabilirken, Yeni Ginelileri kim engelledi?
- Kargo sahibi olanlarla, kargo sahibi olamayanların gerçeği nedir?
Jared Diamond, soruların cevabını bulmak için, İbni Haldun gibi tarihsel bir perspektif yapar:
Antropolojik ve arkeolojik verilerden hareketle 13 bin yıl geriye kadar gider…
Karşısına dünyanın en verimli, bitki, hayvan ve diğer varlıklar bakımından en zengin coğrafyası çıkar:
- “Ortadoğu”
Yazarın, “Bereketli Hilal” adını verdiği Ortadoğu toprakları dünya medeniyetinin ana rahmidir…
Binlerce yıl önce, başta buğday, arpa gibi çok sayıda insanı besleyebilecek besin kaynakları olmak üzere, koyun, keçi, inek, deve gibi hayvansal varlık açısından da çok zengin olan Ortadoğu, cimri davranmamış; bu imkanlarını Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya ile paylaşmıştır…
Yeni Gine’li Yali’nin ülkesi maalesef bu kaynaklardan yoksundur… Ne evcilleştirebileceği hayvanlara ne buğdaya, ne arpaya, ne de pirince sahiptir…
Batı medeniyeti bugünkü ulaştığı noktayı “Bereketli Hilalin” nimetlerine borçludur…
Yeni dünya dedikleri Amerika kıtasına bile, buğdayı, arpayı, mısırı ve ineği onlardan alıp götürmüştür…
O kıtada, beyaz adam ayak basmadan önce bunların hiç biri yoktur!...
Nüfusunun artması, teknolojiyi geliştirmesi, silahların gücüyle yeni yerleri işgal edebilmesi ve mikroplara karşı bağışıklık kazanarak ömrünü uzatması bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı gelişmeler olmuştur…
Dünya medeniyetlerine analık eden Ortadoğu, şimdi neden bu haldedir? Niçin çölleşmiştir?... Bereketini nasıl kaybetmiştir?
Cevapları, ta 14.asırda İbni Haldun vermiş bize:
Çevreyi istismar edersen, suyu kirletip boşa harcarsan, ormanın, ağacın, yeşilin kıymetini bilmez-korumaz isen, ihtiyacından fazlasına tamah edersen, göreceğin manzara artık çöl manzarasıdır!...
Bereketli Hilal’in kuzey toprakları olan Anadolu’da, dünya medeniyetlerine yol açan bu kaynakları kurutmak, tarımsal üretimden vazgeçmek, hayvancılığı terk etmek, karşımıza nasıl bir gelecek çıkaracak dersiniz?...
Tüm nüfusu şehirlere doldurarak, herkese masa başı iş ayarlamaya çalışarak ne başaracağız?
Çalışmadan, üretmeden, yarına bir şeyler bırakmadan özgürlüğümüzü koruyabilecek miyiz?
Tohumdan, topraktan, koyun-keçiden, inekten tavuktan vazgeçerek en fazla nereye gidebileceğiz?
- Köyleri boşalttık, hep şehirli olduk... Maaşlı iş bulmak için kapı aşındırıyoruz…
- Köy okullarının kasabalara taşınması yanlış bir karardır. Şehirlere yapılan göçü hızlandıran en büyük faktördür.
- Bu okulları yeniden açmalıyız...
- Çalışmaya, üretmeye teşvik etmeyen sosyal destekler, bumerang gibi bize zarar vermeye başladı...
- Tarım politikamızı gözden geçirip, yeteri kadar nüfusu tekrar tarıma ve hayvancılığa yönlendirmeliyiz…
Aksi takdirde, birkaç yıl sonra, Anadolu’nun çocukları da korkarım, Yeni Gineli Yali gibi aynı soruyu soracaklar:
- Bizim kargo, niye çok az?