Amsterdam’da günlerdir sağanak yağmur yağıyor. Cuma’dan başladı mübarek. Hafta sonu da, yer yer güneş açsa da yağmur devam etti. Tam Cuma Namazı çıkışıydı ki, biz de yağmura tutulduk. Yanımızda olan meşhur Efsane lakaplı dostumuz, 'Berekete bak bareteke' diye bağırdı. “Gelin, dışarıda ıslanacağımıza, caminin lokalinde oturup hem çay içelim hem de sohbet edelim” dedi Efsane. Anladım ki, içini boşaltmak için konuşacakları var. Çaylar geldi. Çaylarımızı yudumlamaya başlamıştık ki, Efsane kafasındaki konuyu çaktırmadan ortaya koydu.
Efsane, on yıllarca Amsterdam’da anadil ve kültür öğretmeni olarak görev yapmıştı. Onlarca, yüzlerce Türk çocuğuna Türkçe dersleri vermişti. Hollanda hükümetinin Türkçe derslerini okullardan kaldırmasıyla bizim Efsane de işsiz kalmıştı.
Efasane’nin kafasındaki konu, Hollanda’da Türk çocuklarının eğitimde başarıları ve Türkçe derslerinin tekrar nasıl hayata geçirilebileceğiydi. Mevlana Camii'nde bu konuda gençlerle sohbet etmiş olmalı ki, kafasında bu konularla ilgili sorular dönüp duruyordu. Sohbet ettiği gençler arasında okulu yarıda bırakanların da olması Efsane’nin canını epey sıkmıştı. Biz sohbete başlamıştık ki, yan masadaki gençler de bizim masaya katılmışlardı.
Göçmen ve azınlık grupların çocukları, okullarında başarılı olabilmeleri için, yerli yaşıtlarıyla adeta yarış yapıyorlar. Bu çocukların hepsi olmasa bile bir çoğu, dil ve genel kültür olarak yaşıtlarına kıyasla, eğitime geriden başlıyorlar. Aradaki mesafeyi kapatıp, eşit seviyeye gelmeleri ve yerlileri geçmeleri için büyük bir gayret sarfetmeleri gerekiyor. Ne yazık ki, bu çerçevede gayret sarfetmeyenlerin sayısı bir hayli yüksek.
Bunun yanısıra, mevcut olan eğitim sistemi, özellikle yerliler ve hasseten elitler tarafından yeterli bulunmuyor. Orta sınıf ve zengin yerliler, çocuklarını geleneksel eğitimin yanısıra, informal eğitim kurumlarına göndermekteler. Bu alanda, yani informal eğitim alanında, Hollanda’da harcanan para miktarı yılda 4 milyar euroyu aşmaktadır. Avrupa’da informal eğitim her geçen gün yaygınlaşmaktadır.
Biz de, Avrupa Türk toplumu olarak, eğitimde başarılı olmak istiyorsak bu yolu kullanmalıyız. Yani, sorumluluk alan, vatandaşlık bilinci yüksek bireylerin yetişmesi için, normal eğitimin yanısıra, okul dışı, informal eğitimin yaygınlaştırılmasını sağlamalıyız. Mevcut STK’larımızın yanısıra, gençlerimizin, yerlilerle eğitimde yarışabilmelerine katkıda bulunulacak okul dışı eğitim, yani destek veren eğitim kurumlarının sayısını artırmalıyız. Bu alanda uzman olan yeni STK’lar oluşturmalıyız. Eğitimde başarının sırrı buradadır.
Bunları anlatırken, Efsane, gençlere dönüp ‘Gençler anladınız değil mi? Geçen gün tartıştığımız konu, daha net bir şekilde anlaşıldı değil mi?’ diye soruyor.
'Bir de şu Türkçe meselesini anlat üstad' diyor Efsane.
Ben de kısaca, Türkçe meselesinde şu cümleleri söylüyorum.
Türkçe meselesine gelince, hemen hemen informal eğitimdeki aynı yolu seçmeliyiz, yani Türkçe ile ilgilenen kurumlar oluşturmalıyız. Her şeyden önce, şuna karar vermeliyiz: Avrupa’da Türkçe eğitim, başlı başına bir uzmanlık meselesi olmalıdır. Mevcut dernek, vakıf ve cami lokallerinde verilen Türkçe kurslarının sürdürülebilirliği zordur. Türkçe dersleri, bu kurumların uzmanlık alanı değildir. Türkçe, bu kurumların ilgilendikleri on meseleden sadece bir tanesidir. Ayrıca didaktik olarak tartışılmalıdır. Bilindiği üzere Türkçe, kültürel varlığın korunmasının vazgeçilmez şartıdır. Onun için Türkçe meselesi, uzun vadeli bir proje halinde, profesyonel ve kurumsallaşmış bir yapının ortaya konulması şartıyla ele alınmalıdır. Bu alanda Hollanda Türkleri'nin kısa da olsa bir tecrübeleri vardır. Bir müddet, farklı şehirlerde Türkçe sınıfları açıldı ve dersler verildi. Gerekirse bu proje yeniden tartışılmalıdır.
Efsane gayet memnundu. Adeta, gençlerle yaptığı sohbette söylediklerini bana tasdik ettirir gibiydi. Bu arada, ikindi namazının vakti gelmişti, biz sohbete devam ederken.
Sağanak yağmurun sayesinde, Efsane’nin gençleriyle eğitim ve Türkçe meselesinde sohbet etme imkanı bulduk.
İnsanın derdi olunca, yağmur sağanak yağar ve sohbet ettirir.