Yapılan araştırmalar, dünyadaki sorunlar arasında ilk sırayı iklim değişikliği ve kuraklık tehlikesinin aldığını gösteriyor. Türkiye’nin büyük bir bölümü ‘acil’ çağrısı gerektiren şiddetli bir kuraklıkla karşı karşıya... Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'de 'olağanüstü kuraklık’ yaşanıyor. Türkiye topraklarının yüzde 13'ü yüksek, yüzde 52'si orta düzeyde çölleşme riski altında... Barajlar, göller, nehirler hatta yeraltı suları hızla kuruyor... Türkiye 2020-2021 tarım sezonunu kurak bir ortamda yaşıyor...
* * * *
BM, 1993’te her yıl 22 Mart’ı ‘Dünya Su Günü’ ilan etmişti... Her yıl bir konu seçiliyor... 2021’in konusu da ‘Suyun Değeri’... Türkiye’de kuraklığın ciddi boyutlara ulaşmasıyla Dünya Su Günü’nden bir hafta sonra 29 Mart’ta da Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 1. Su Şurası Lansmanı yapılmıştı... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Su stresi çeken bir ülkeyiz’ diyordu... ‘Su stresi’ bir ölçü... Yıllık içme suyunun kişi başına 1700 metrekübün altına düştüğü duruma verilen ad... Türkiye’de bu miktar 2020 yılı itibariyle 1346 metreküp... Dünyanın dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir su miktarının yüzde 2,5, içilebilir su miktarının ise yüzde 1’den az olduğunu unutmayalım...
* * * *
Türkiye’de su kaynaklarının yüzde 74’ünün tarımda, yüzde 15’inin evlerde, yüzde 11’inin de sanayide kullanıldığı belirtiliyor... Su herkesin meselesi olduğu için yönetimi oldukça karmaşık... Kuraklığın kronik bir sorun haline gelmemesi için su kaynaklarının hem yağışlı hem de kurak dönemlerde iyi yönetilmesi gerekiyor... Suyu en çok gereksinim duyan tarımın kullandığı suyun büyük bir bölümünün israf edildiği biliniyor... Çünkü su kullanımını yüzde 70 azaltan yağmurlama veya damlatmalı sulama gibi modern yöntemler yerine geleneksel metodlar kullanılmasının suyu heba ediyor... Hebanın yanısıra, toprağın tuzlanması sonucunda verimin azalmasına da neden oluyor...
* * * *
Şehirlerde de yağmur suyunun kullanımının sağlanması, yeni binaların buna uygun yapılması, az su tüketene düşük fatura gibi su tasarrufu alışkanlıklarının teşvik edilmesi, çok su isteyen bitkilerin kuraklık yaşanan yerlerde ekiminin yasaklanması gibi önlemlerin faydalı olabileceği belirtiliyor... Kuraklığın şiddetine bağlı olarak ülke ekonomisine zararı çok ağır olabilir... Tarım, enerji, turizm ve ormancılık gibi sektörler kuraklıktan doğrudan etkileniyor. 2003 yılında Avrupa’da yaşanan kuraklığın maliyeti 11 milyar Euro olarak hesaplanmış... 2006 yılında İspanya’da tarım sektörünün kuraklık yüzünden 2 milyar Euro’nun üzerinde zarara uğradığı tespit edilmiş...
* * * *
Hergün hiçbir şeyin değişmediği koşullar ile her şeyin değiştiği kaos arasında savruluyoruz adeta... Yaşam da zamana karşı bir yarışa dönüşmüş durumda... Yaşam zamana karşı yarışa dönüşünce de bir şeyler mesela ‘kuraklık’ belki tam olarak fark edilmiyor... Modern deyimle ‘dikkat kısalması’ yaşanabiliyor... Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için kuraklık sorunuyla hem bireysel hem de toplumsal mücadele edilmesi çok önemli...
* * * *
Ekonomi yazarı Şeref Oğuz diyorki... ‘Hz. Nuh gemisini, yağmur başlamadan önce yapmıştı. Bu sayede tufan geldiğinde onu yönetebildi. Biz ise neler olacağını tespit ediyor, biliyor ama tedbir almıyoruz...’ Bu yaklaşım biçimi, maalesef toplumsal yaygın bir alışkanlık... Olaylara stratejik açıdan, uzun dönemli bakamama eksikliğidir bu... Umarım kuraklık konusunda böyle olmaz...