- Kime sorsak 12 Eylül Anayasası’na “hayır” verdiğini söylüyor... Neredeyse “kim verdi bu Yüzde 92 oyu” diye soracak hale geldik.
- Kime sorsak 28 Şubat’ta kahramanca direndiğini söylüyor... Sanki hiçbir grup araziye uyum sağlamamış gibi...
- Kime sorsak bir numaralı darbe karşıtı... Sanki bütün muzırlık Kenan Evren ile Çevik Bir’in başının altından çıkmış gibi...
* * *
Size bir şey söyleyeyim mi?
Gerçekten efelik yapılması gerektiği zamanlarda...
- “Gık” bile demeyenlerin...
- En küçük bir riski bile göğüsleme cesaretini göstermeyenlerin...
- Anında arazi olanların...
- Tedbir adı altında başörtülü çalışanlarını geri plana çekenlerin...
- Askeri cenahtan dostlar edinmeye çalışanların...
- Generalleri yönetim kurullarına alan tiplerin...
- Dönemin mazlumlarının yanında gözükmemek için sıvışanların...
Darbeler hakkında laf etmeyenin dövüldüğü şu ortamda tasladıkları efelik, benim midemi çok fena bulandırıyor.
Sorular ve cevaplarla Suriye meselesi
SORU: Sudan diktatörü de binlerce kişiyi katletti. Ona neden bir çift laf edilmiyor da sadece Esad’la uğraşılıyor?
CEVAP: Haklısınız. Ona kucak açarken Esad’a savaş açmak büyük bir çifte standart... Bu duruma itiraz edilmeli... Ancak bu duruma yapacağımız itiraz, Esad’ın katliamlarına meşruiyet sağlamamalı...
* * *
SORU: Suriye’den gelen katliam bilgilerinin doğru olduğunu nereden biliyorsunuz?
CEVAP: Vallaha bu konuda Esad bile “ben kimseyi katletmiyorum, tanklarım tüfeklerim ordum yerli yerindedir, nereden çıkarıyorsunuz bunları” demiyor. Gerisini söylememe bilmem gerek var mı?
* * *
SORU: Esad’la kısa bir süre öncesine kadar kankaydık, ne oldu da düşman olduk?
CEVAP: Şöyle bir şey oldu: Esad barışçı gösteri yapan halkının üzerine ateş açtı. Katliam yaptı. Eğer buna rağmen kankalık sürdürseydi, bugün “ne oldu da böyle oldu” diyenler, “katliamcıyla kankalık yapmaya utanmıyor musunuz” derlerdi.
* * *
SORU: Suriye durduk yerde nasıl bu hale geldi? Emperyalistlerin oyunu yok mu bu işin içinde?
CEVAP: Tunus’ta, Mısır’da, Yemen’de başlayan hareketlerin bölgenin en sert rejimini de etkilememesi kaçınılmazdı. Nitekim olan oldu: Spontane bir şekilde halk gösterileri başladı. Esad bu gösterilere kanlı bir şekilde müdahale etti. Olan biten bu... Emperyalistlerin oyunu meselesine gelince... Emperyalistler bu olgu üzerinden oyun planları kuruyor olabilir. Ama olgu budur.
* * *
SORU: İktidarda Nusayriler var, Sünniler olsaydı Türkiye bu denli işin içine girer miydi?
CEVAP: Esad’la kanka olunurken de iktidarda Nusayriler vardı. Bu tez doğru olsaydı, Türkiye kankalıkta da bunu mesele etmeliydi.
Aman Kadir Abi, James Bond’a dikkat
SON James Bond filminin büyük kısmı Türkiye’de geçecek.
Adana’da çekimler yapıldı, şimdi sıra İstanbul’da.
İstanbul çekimleri için Karaköy’de hayat duracakmış.
Bölge trafikten arındırılacak, bazı sokaklara yayalar bile giremeyecekmiş falan. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütün izinleri vermiş.
Amaç?
İstanbul’un tanıtımına katkı beklentisi...
* * *
İflah olmaz bir James Bond filmleri hastası olarak Kadir Abi’yi uyarmak istiyorum:
Kadir Abi...
James Bond filmleri, fon olarak kullandığı ülkeleri vezir de eder, rezil de... Bir ülkeyi tüm turistik özellikleriyle cennet gibi gösterirken, bir başka ülkeyi karanlık mı karanlık bir memleket olarak yansıtabilir.
Bilmiyorum, senaryoya falan göz atıldı mı? Sokakları boşaltıp çekimlerine yardımcı olduğunuz filmde Türkiye, “süper otoriter bir memleket” olarak yansıtılırsa kabak senin başına patlayabilir.
Demedi deme...
Nuri Bilge Ceylan vs. Zeki Demirkubuz
- Nuri Bilge Ceylan Ruhi Su’dur, Zeki Demirkubuz Ahmet Kaya...
- Nuri Bilge Ceylan kadrajda süperdir, Zeki Demirkubuz öykülemede...
- Nuri Bilge Ceylan yumuşak anlatır, Zeki Demirkubuz sert oynar...
- Nuri Bilge Ceylan evrensele oynar, Zeki Demirkubuz yerel takılır.
- Nuri Bilge Ceylan ödüllerle büyür, Zeki Demirkubuz ödülsüz de büyür.
- Nuri Bilge Ceylan Ege’dir, Zeki Demirkubuz Orta Anadolu...
- Nuri Bilge Ceylan Doğu’dan Batı’ya gider, Zeki Demirkubuz Doğu’dan Doğu’ya...
- Nuri Bilge Ceylan kahvedir, Zeki Demirkubuz çay...
- Nuri Bilge Ceylan karşının tenha semtidir, Zeki Demirkubuz Cihangir...
- Nuri Bilge Ceylan gerekçeli apolitiktir, Zeki Demirkubuz gerekçesiz politik...
Ah CHP ah
28 Şubat yargılanıyor.
CHP’ye bakıyoruz:
“Kem küm... Hık mık...”
Bir hazırlık yapmamışlar. Bir fikir geliştirmemişler. Bir tutum almamışlar. Bir tavır belirlememişler. Bir düşünce oluşturmamışlar.
Ne diyeceklerini bilemiyorlar.
Şaşkınlar.
Ellerinden gelse “suskunlar”ı oynayacaklar ama şartlar müsait değil.
Bir şeyler söylemeleri gerekiyor.
Onlar da eveleyip geveleyerek vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar.
* * *
Oysa bakın sosyalist sola...
Katılırsınız ya da katılmazsanız ama sonuçta bir şeyler söylüyorlar.
Mesela Evrensel gazetesinden İhsan Çaralan... Bakın ne yazmış:
“Her alanda özgürlük ve demokrasi isteyenlerin tutuklama kampanyalarının hedefi olduğu, seçilmiş kişilerin cezaevlerine doldurulduğu, özgürlük talep edenlerin sadece Suriyeliyse makbul sayıldığı, basın ve ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı bir ülkede 15 yıl, 30 yıl sonra darbecileri yargılamak, ancak darbeci zihniyet yargılanacaksa anlamlıdır”.
Demek ki neymiş?
Kem küm etmeden, hık mık etmeden, top çevirmeden, kaçamak cevaplar vermeden hem darbecilere mesafe koymak, hem de bugün yapılanın anlamlı kaçmadığını söylemek mümkünmüş.
* * *
CHP böyle bir tavır sergileyebilir mi?
Sergileyebilir.
Ama önce şu iki aşamadan geçmesi gerekir:
BİR: Darbeler ve darbecilerle arasına mesafe koyma aşaması...
İKİ: 28 Şubat’ta takındığı antidemokratik tutumla yüzleşme aşaması...
Ancak bu iki aşamayı geçtikten sonra...
“Darbecileri yargılıyorsunuz, iyi yapıyorsunuz ama darbe dönemlerine özgü bir korku salmaya da devam ediyorsunuz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye çıkış yapma hakkını elde edebilir.
Aksi takdirde CHP’ye düşen hep “eveleme / geveleme” olacaktır.
(Hürriyet)