KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın TRT Haber’e anlattıkları “çözüm, hemen şimdi” dedirtecek cinstendi.

Neredeyse gece gece Rum liderin kapısına dayanıp, “hadi caymadan bitirelim şu işi” diyeceğiz.

Soruları içtenlikle yanıtladı Allah var ama sorular nedense “duymak istenen cevaplara” göreydi. Esasa ve tedirginliklere yönelik soru gelmedi. Tabi öyle olunca yanıtlar da “Anadolu” insanının içine su serpecek cinsten oldu.

 “Türkiye’nin garantörlüğü olmazsa olmaz” dedi. “Rumların haritasını beğenmedim, onay verecek tek Kıbrıslı Türk olmaz” dedi. “Benim haritam Rauf Denktaş’ın 29 artı’sına göre hazırlandı” dedi.

Çok güzel bir tablo koydu ortaya. Kıbrıslı Türkler çözümle dünya sahnesindeki yerini alacak, tüm sorunlar çözülecek, adaya barış gelecekti!

Programı izlerken karşı tarafın sormasını beklediğim sorular gelmediği gibi, Akıncı’nın verdiği yanıtları irdeleyen bir yaklaşım da olmadı.

Mesela Akıncı, müzakerelerde büyük başarı sağladıklarını vurgulamak için sürekli mutabık kaldıkları konuları 1960 ortaklık Cumhuriyetiyle kıyasladı: “Orada Cumhurbaşkanı muavini vardı, ‘iki onlar, bir biz’ şeklinde dönüşümlü başkanlık yapacağız. 1960 yılında Bakanlar Kurulu 7’ye 3, 2004 yılındaki Annan Planı’nda 4’e 2 idi, şu an ise o planlardan daha ileri noktalara gidilerek olası bir çözümde 7’ye 4 olacak…”

1960 Cumhuriyeti’nden fazla bir şey almak başarıymış gibi gösterdi. Orada aslında ağzından önemli bir şey kaçırdı: “1960 Cumhuriyeti kurulduğunda Kıbrıslı Türkler adanın yüzde 3’üne sıkıştırılmışlardı…”

Yani Kıbrıslı Türklerin o zamanki yaşam koşullarına bakıldığında 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’nin büyük kazanımlar içerdiğini ortaya koydu Akıncı.

(Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Türklerin hedeflerine eksik de olsa cevap veren bir oluşumdu. Zaten Rumlar bu oluşumu o yüzden sevmedi, Türkleri atmak için ellerinden geleni yaptılar, sonunda attılar.)

İnanılır gibi değil ama Cumhurbaşkanı, bugün “1960 Cumhuriyetinden fazla haklar elde edeceğiz” dedi, kimse de “senin zaten elde edilmiş hakkın var. Cumhuriyet kurmuşsun, bunun üzerinde ne hak elde edeceksin” diye sormadı.

1960’la kıyasladı, bugünle kıyaslamadı!

Programdaki bir başka saç yolduran ifade: “1960 Cumhuriyetinde Kıbrıslı Türklerin ayrı bir bölgesi yoktu. Şimdi Kıbrıslı Türklerin ayrı bölgesi olacak, orada çoğunlukta olacaklar!”

Çoğunlukta?

Kimse çıkıp sormadı; “sen 4’te bir oranını sabitledin. Kıbrıslı Türklerin nüfusu Rumların dörtte biri olacak. Eee bir de dört özgürlüğü getirdin, Rumlar gelip Türk tarafından mal alabilecek, iş kurabilecek, bu çoğunluk olayını elde tutacak yaptırımın olmadıktan sonra neye güveniyorsun!”

Geçmişte olduğu gibi, Türk mallarını bedeli üzerinden almaya kalktıklarında ve bin liralık mala 5 bin TL verip aldıklarında sen nasıl koruyacaksın topraklarını?

“Türkler de Güney’den alabilecek” diyenleri duyar gibiyim. Peki 220 bine sabitlenmiş bir nüfusun, kendinden 3 misli fazla nüfusa ekonomik, sosyal ve kültürel galebe çalması mümkün mü?

Dünya üzerinde, satın alarak sahiplenmeye birçok örnek varken ve hatta bu adada 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok Türk emlakinin Kilisenin de katkısıyla Rumlara geçtiği bilinirken, “1960 Cumhuriyetinden farklı olarak ayrı bölgemiz olacak” demek kendini kandırmak değil midir?

Hal böyleyken haritayı biz boşuna tartışıyoruz aslında. Haritada Kıbrıslı Türklerin olan birçok bölge, müzakerelerde ortaya konan bu şartlarla zaten Rumlara geçecek. Makarios’un yaptığı gibi gençlerin cebine harçlık koyup yurtdışına gönderecekler, Türk mallarını da değerinin çok üzerinden alıp kendilerine geçirecekler. Nüfus derseniz zaten 4’e bir. Bir dakikada yutulacak lokma! Tek sıkıntı Türkiye’nin garantörlüğü… Gerçi garantörlük konusunda Sayın Akıncı, bizlerin beklediği cevabı verdi ama eklemeden duramadı: “Garantörlük 2017 şartlarına uyarlanabilir!”

Akıncı’nın, Adaya gelecek Yunanistanlı sayısının kontrol altında tutulacağını söylemesi ise tam bir garabetti. Adadaki Türk nüfusunu dörtte bir oranında tutmak ve azınlık statüsünden yukarı çıkarmamak için yapılan “Adadaki Kıbrıslı Türklerin sayısı 220 bin kabul edilecek. Türkiye’den bir kişi gelirse, Yunanistan’dan dört kişi gelecek” şeklindeki anlaşmayı Türklerin kârına bir şeymiş gibi anlatan Akıncı’ya programda şunu da sormalarını beklerdim: “Dünyadaki hangi anlaşmada insanların nüfusu sabitlendi? Yurtdışında (İngiltere, Avustralya, Kanada, Amerika, Türkiye, vs. ülkelerde)  700 bini aşkın Kıbrıs Türkünün yaşadığı söyleniyor. Onlar ülkelerine dönmek isterse ‘hayır dönemezsiniz, kotamız dolu’ mu diyeceksiniz? Kıbrıslı Türkler dönmek istediğinde yine Yunanistan’dan taşıma nüfus getirip ada nüfusunu Yunan lehine artıracak mısınız?”

Özetle program pespembeydi. Tüm Kıbrıs Türkünün beklentilerini zikretti Cumhurbaşkanımız. Sunduğu steril tabloyu kirletmek istemeyen basın mensupları da yukarıdaki sorularla birlikte, “Ortega Raporu’nda Kıbrıslı Türklerin ekonomik mağduriyetlerinin tazminat bedeli vardı. Masada hep Rum mallarının gasp edildiği söyleniyor. Kıbrıs Türklerinin Cumhuriyet öncesi ve sonrasındaki haklarının maddi boyutunu da konuşuyor musunuz müzakerelerde” sorusunu da sormadı!