Elimde çok ilginç bir kitap var:
(Emekli Tümamiral) Cem Gürdeniz’in yazdığı “Hedefteki Donanma” (Kırmızı Kedi Yayınevi-2013)
“Silivri Davaları” ülkemizde genellikle bir iç hesaplaşma olarak görüldü, zaman zaman da aralarında benim gibi yazarların bulunduğu bir azınlık davaların uluslararası boyutuna değindiler.
Benim gibilerin taşıdığı genel kanı: Silivri Davaları, bir yönü ile, “1 Mart Tezkeresi Oylaması” sırasında sessiz kalan TSK’nın ABD tarafından yeniden kurgulanmasıdır. Yıllarca işbirliği yaptığı, komünizme karşı omuz omuza mücadele verdiği, yaptığı darbelere destek çıktığı, en azından köstek olmadığı müttefik TSK’nın kendisini, ona göre çok önemli bir dönemeçte aksine söz verdiği halde, yalnız bırakmasını ABD asla affetmeyecekti, nitekim öyle de oldu!
***
Cem Gürdeniz’in kitabı ise bu çelişkinin çok daha derinlerde olduğunu tarihe not düşerek anlatıyor. Önemle, Deniz Kuvvetleri’nin son dönemlerde ABD ve AB’nin dümen suyunda gitmediğine vurgu yapıyor.
Kitap NATO’ya bağlılığın Türk Donanması’na maliyetini, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarının paylaşımı ile Silivri Davaları’nın ilişkisini, Donanma’nın Karadeniz’deki faaliyetlerinin ABD’yi niçin tedirgin ettiğini vb. konuları teker teker irdeliyor.
***
Ben çeşitli örneklerden sadece Doğu Akdeniz’deki “Münhasır Ekonomik Bölgeler” olayı üzerinde duracağım:
“Karadeniz’de olduğu gibi başta Ege’de Bern Mutabakatı’na aykırı olan, ayrıca Doğu Akdeniz’de de Türkiye ve KKTC’nin müstakbel (ilan edilmemiş) Münhasır Ekonomik Bölgeleri içinde, hidrokarbon kaynaklarının tespitine yönelik araştırma yapan Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a ait araştırma gemilerini bu sahalardan çıkaran, donanmanın başta tatbikat ve eğitimler olmak üzere bu öncelikli deniz alanlarındaki aktif varlığının stratejik ve operatif yönetimini yürüten amirallerin ve kıdemli subayların büyük çoğunluğunun Balyoz ve diğer isimli tertip davalarla tutuklu olmaları artık okuyucuyu şaşırtmamalıdır. Son on yılda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı veya Donanma Komutanlığı’nda Kurmay Başkanlığı, Harekât /Harekât Eğitim Daire Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nda Yunanistan-Kıbrıs Daire Başkanlığı ile ve Güney Görev Grup Komutanlığı görevlerinde bulunmuş amirallerin çoğunluğu iki yıldır sahte delillerle Hasdal ve Silivri’de hapisteler. Türk deniz çıkarlarını korumanın bedelini özgürlükleri ile ödüyorlar.” (s:363)
Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a ait araştırma gemilerini bu sahalardan çıkaran, Donanma’nın öncelikli deniz alanlarındaki aktif varlığının stratejik ve operatif yönetimini yürüten amirallerin adları şöyle:
Koramiral Feyyaz Öğütcü, Koramiral Deniz Cora, Tümamiral Fikret Güneş, Tuğamiral Cem Çakmak, Tümamiral İsmail Taylan, Tuğamiral Cem Çakmak, Tümamiral Deniz Kutluk, Tümamiral Özer Karabulut, Tümamiral Mücahit Şişlioğlu, Tümamiral Semih Çetin, Tümamiral Aydın Gürül,Tuğamiral Cem Çakmak, Tümamiral Caner Bener!
Şimdi hepsi hapisteler!
***
Silivri Davaları’na tarihi bir perspektifle ve uluslararası boyutunu irdeleyerek bakmak isteyenler Plan ve Prensipler Başkanlığı’nı en uzun süre yapan subay olan Cem Gürdeniz’in bizzat Silivri Cezaevi’nde yazdığı “Hedefteki Donanma” (Kırmızı Kedi Yay.) adlı eserini mutlaka okumalıdırlar.
(Yurt gazetesinden)