Beğen, beğenme...

Sev, sevme...

Hatta sanatçı yerine koy, koyma...

Fark etmez!

Sanatçı dediğin hatta kendine sanatçı diyen herkes muhalif olmalı.

Muhalefet etmeli.

Müjdat Gezen ne demiş:

“Mizah muhalefetten çıkar.”

(Uludağ Üniversitesi’nde katıldığı paneldeki konuşmasını okuyun.)

Çıkarttı da!

Hem de nasıl?

Yıllarca o muhalif zekânın ürettikleriyle büyüdük, düşündük ve ağlanacak halimize güldük.

Onun esprileri bütün adaletsizliklerin açıkça anlatıldığı ve başbakanların önünde açılan birer dilekçe gibiydi.

Bugün bu parti, dün başka bir partiydi, yarın kimbilir hangisi?

Ama muhalefetten sadece mizah çıkmaz!

Hayata, yaşama dair duygular da çıkar.

Ayrılığa...

Acılara...

Korkulara...

Yalnızlıklara...

Geçmişe...

Aşka...

Ve hatta mutluluğa bile muhalif olursun.

O muhteşem şarkılar da buradan çıkar.

Yeter ki muhalif ol!

Yeter ki muhalif bir sanatçı ol!

Mesela Müjdat Gezen olursun...

Bir gün herkesin, her şeyin üstüne çıkıverirsin.

Ama mesela Sezen Aksu da olursun...

Taraf oluverirsin bir anda...

Niyeyse?

Muhalefetten vazgeçip bir tarafa geçtiğin zaman...

Yani birilerine hizmet etmeye başladığın zaman...

Duyguların da o taraftadır artık!

Aklın da,

Şarkıların da!

Oysa sanatçı dediğin...

Önce hümanist sonra demokrat, sosyalist ama illa ki muhalif olmalı...

İdeolojik olarak kendisini en yakın hissettiği siyasi partiye dahi muhalefet etmeli.

Hizmet değil!

Eksikliklerine, yanlışlarına ki mutlaka vardır; onlara karşı gelmeli.

İlle de siyaset yapacaksa, taraf olacaksa, halkın tarafında olmalı...

Hastanın, mağdurun, adaletsizliğe uğrayanların tarafında...

Şarkısıyla ya da tiyatrosuyla, resmiyle ya da filmiyle...

Başbakanların dizinin dibinde yalakalık edenleri saymıyorum bile... Aklım ve ruhum saymıyor zaten. O parti ya da bu parti...

Sağcı, solcu, muhafazakâr fark etmez, sanatçı oraya hizmet etmez.

Yani:

Sanatçı var, sanatçı var...

Benim gönlümdeki, aklımdaki sanatçı...

Sanatçı dediğin muhalif olmalı.

(VATAN)