Bir insan ne kadar acıya dayanıklıdır?
Yani ne kadarını kaldırabilir?
Bunun bir ölçüsü var mıdır?
Bir değer birimi...
4 ölüm, 3 felaket, 8 kaza... Bu kadardır diye...
Ne kadar üzülebilir?
Nereye kadar?
Acıların en ağırı ölümse mesela:
Annesi, babası, çocuğu öldü diyelim, yeğeni ölünce ne olur?
Üzüntünün de bir durma noktası var mıdır?
O durunca ne başlar?
Tıpkı insan vücudu gibi; fiziksel acıya bir süre ya da bir eşiğe kadar dayanırsın ya...
Bağırırsın, ağlarsın, üflersin, oraya buraya koşarsın, vücut bir yere kadar acı çeker.
Sonra bayılırsın.
Beynin o acıyı hissetmemen için bilinç kaybı oluşturur.
Bilinç kaybı...
İşte bu yüzden soruyorum:
Bir insanın fiziki acı ölçüsü varsa, ruhsal acı ölçüsü de var mıdır?
Vardır herhalde...
Ona katlanamadığında ne olur?
Çok ama çok üzüldüğünde tıpkı vücudunun yaptığı gibi bırakıverir mi kendini?
Ruh acısı da bilinç kaybı yapar mı?
Yapar herhalde...
Depresyona sokar, ağır şoklar yaşatabilir. Hatta belki delirtir...
Ama iyileşebilirsin.
Fiziksel bir yaranın iyileştiği gibi...
Onun da bir izi kalır.
Kalır herhalde...
Çektiğin acı büyüklüğünde ve şiddeti kadar derin bir iz.
O iz, senin acı eşiğindir.
Acımasızlığının da...
Belki bu, bütün acımasız insanların bir zamanlar çok acı çekmiş insanlar olduğunu da açıklar.
Peki bir toplum kaç travmayı atlatabilir?
Üst üste gelen kaç travmayı...
Dayandı, dayandı, dayandı diyelim.
Bağırdı çağırdı, isyan etti, korktu, sindirildi...
Ne olur?
Atlatamadığında ne olur?
Daha da önemlisi:
Toplumda da bilinç kaybı yaşanır mı?
Yaşanır herhalde...