Şubat Kurultayı sırasında da yazmıştım: 'CHP Kurultayların Partisi'dir'. Eğer bir siyasî parti, kurulduğundan bu yana 82 kurultay yapmışsa, kimse kusura bakmasın ama bunun sebebi demokrasi filân değil, düpedüz hizipçilik ve kargaşadır.
CHP, 1923'te kuruluşundan bu yana tam 82 defa kurultay toplamıştır. Bunun sadece 32'si 1923-1980 arasında toplanmış; yarısından çoğunu teşkil eden 50'si ise 1980-2012 arasındaki dönemde yapılmıştır. Diğer bir deyişle, CHP kurultayları Cumhuriyet'in ilk 57 yılında iki yılda bir toplanırken, son 32 yılda, yılda iki defa toplanmaya başlanmıştır. Bunun anlamı, CHP yönetiminin özellikle son yıllarda bir türlü yerine oturamayışıdır.
Öyle anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu, rahatça esip yağdığı ve yönetimi istediği gibi değiştirdiği kurultaylardan pek hoşlanmıştır.
***
17-18 Temmuz günleri yapılacak CHP Kurultayı, eminim ki gene çok eğlenceli olacak... Bu kurultayda Kılıçdaroğlu'nun karşısına bir lider adayı çıkarılmasına ihtimal verilmiyor. Başta Baykal ve Sav olmak üzere Kılıçdaroğlu'nun muhalifleri tamamen pusmuş durumdalar. İkinci adam durumunda olan Matkap'ın değişmesi muhtemel görülüyor. Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu, yönetimi elinde tutabilmek için yardımcılarını ve teşkilâtı sık sık değiştirmeyi tercih ediyor.
Kurultay'da 'Yeni CHP Programı'nın ve bir zamanlar ANAP'ta gündem oluşturan 'Dört Eğilim' meselesinin tartışılıp tartışılmayacağı henüz bilinmiyor. Lâkin, Kılıçdaroğlu'nun, kendi konuşması haricinde buna izin vereceğini sanmıyorum.
CHP'deki 4 eğilime gelince; kabuk değiştirmeye ve 'Yeni CHP' olarak oyunu arttırmaya çalışan CHP'nin en büyük sorunu, içinde bulunduğu ideoloji karmaşasıdır. Dört eğilim iddiasında bulunanlar, bunları 'Sosyal Demokratlar', 'Sosyal Liberaller', 'Sosyalistler' ve 'Atatürkçüler' olarak sıralıyorlar.
CHP, 1923'ten 1965'e kadar tam 62 yıl, gerçek lideri İsmet İnönü tarafından yönetildi.
Bu dönemde, değişen dünya ve Türkiye şartlarına rağmen, İnönü'nün 'Tek Parti Diktası' ve 'Şeflik Yönetimi' görüşü değişmedi.
1965'ten itibaren 'Ortanın Solu' sloganıyla sosyal demokrat bir ideoloji benimsediğini ileri süren CHP'nin, bildiğimiz Batılı sosyal demokrat partilere benzer bir tarafı yoktu.
Ecevit'in İnönü'den sonra Genel Başkanlığa getirilmesiyle, CHP'de bir yenileşme hareketi görülmüştür. Özellikle, 'tarihsel yanılgı' ve 'gardırop Atatürkçülüğü' sözleri, CHP'nin 'Kemalist dikta' anlayışını değiştirmeye başladığını göstermiştir. Lâkin Merve Kavakçı olayında, Ecevit'in de gerçek bir 'demokratik sol' görüşü temsil etmediği ortaya çıkmıştır.
CHP, bir ana muhalefet partisi olarak, 1950 seçimlerinden beri 62 yıldır yerinde saymaktadır. Zira, CHP'nin tabanını oluşturan zihniyet, değişime kapalı, tepeden inmeci, jakoben, militarist ve devletçi zihniyettir. Ecevit'ten sonraki dönemde de CHP'nin bu kusurları devam etmiştir.
Yıllardır yazıp duruyoruz: Eğer gerçekten 'Yeni CHP' ve iktidar isteniyorsa, önce CHP Tüzüğü ve Programı'ndaki ilkeler cesaretle değiştirilmelidir. Lâkin ne yazık ki, daha birkaç ay önce yapılan kurultayda aynı zihniyetin devam ettirildiği görülmüştür.
CHP Programı'nın 15. sayfasında 'Devletçilik' başlığı altında, açıkça 'CHP Devletçidir' denilmektedir.
CHP Tüzüğü'nün 2. maddesinde ise, gene CHP'nin demode 'Altı Ok'u sıralanmış ve 'Devletçilik' ilke olarak muhafaza edilmiştir.
Bu kafayla değişime açık bir 'Yeni CHP'ye ulaşılması mümkün değildir.
(Sabah gazetesinden alınmıştır)