Sosyal medyanın beğenmediğimiz tarafları kadar yararlandığımız yönleri de var. Örneğin faydalı gördüğümüz yazıları, söyleşileri, yorumları ve açıklamaları okuyor, dosyalıyor ve sevdiklerimize de gönderiyoruz. Arşiv oluşturuyorsunuz. Eğer bu yönde bir metod geliştirilebilirseniz sosyal medyadan faydalananlardansınız. 

Konuya dönmek gerekirse. Okunacaklar dosyama yerleştirdiklerimden bir tanesi de değerli ağabey, düşünür, filozof Sait Başer'in, değerli dostum Bilim ve Sanayi Bakanı ve Düzce milletvekili Dr. Faruk Özlü ile ilgili paylaştığı kısa not ve yorumdur.

Sait Başer ağabeyin o kısa yorumunun başlığı aynen şöyle: Bunlardan daha çok sayıda buluş ve ürünlere doğru inşallah Sn. Bakan size uyku haramdır’. 

Peki bu yorum niçin yapılmıştır?
Sayın Bakan twitter hesabında şu haberi paylaşmış:
‘İşte geleceğin Hava Savunma Sistemi Sapan'ın ilk prototipi. Elektromanyetik fırlatma sistemi Sapan'ı TÜBİTAK SAGE tasarlıyor’.

TÜBİTAK tarafından geliştirilen ilk milli elektro manyetik silah SAPAN, barutsuz mermi kullanıyor ve mermiler ses hızının 10 katı hızla hedefi vuruyor. Yani SAPAN yerli ve milli elektro manyetik bir silah, sadece enerji kullanarak barutsuz mermi atabiliyor. Elektro manyetik enerji sayesinde mermiler, sesin 10 katı hızda hedefe ulaşabiliyor. ‘SAPAN'ın testleri 2014 yılında yapılırken ilk prototip üretimi de tamamlandı. Dünyada elektro manyetik top teknolojisini üretebilen sadece iki firma bulunuyor. Bunlardan biri ABD'li General Atomics diğeri ise İngiliz BAE Systems’.

İşte bu haberi okuyan Sait Başer ağabey, bu millet için, bu devlet ve ülke için o kadar duygulanmış ve sevinmiş olmalı ki, yazımıza başlık olarak kullandığımız ‘Sayın Bakan, Size uyku haramdır’ başlığını yazmış. 

Evet bu yorumu okuyunca insan kendine sormadan edemiyor. Sadece sayın Bakan Dr. Faruk Özlü mü uyumayacak? Milletimizin diğer mensupları uyusunlar mı?

Tahmin edeceğiniz gibi cevabımiz kocaman bir 'HAYIR'. Bana kalırsa şu içinde olduğumuz süreçte tüm karar vericilere uyku haramdır. Daha da ileri gidelim. Üzerinde zerre kadar sosyal sorumluluk hisseden her yönetici, hangi kademede olursa olsun, 'bana uyku haramdır' bakış açısını kendisine kural edinmelidir.

Millet olarak ne kadar özlemişiz başarılara imza atmayı. En küçük ve yeni bir üretimde bile nasıl mutlu oluyor, yarınlara ümitle bakıyoruz böyle. Milletimiz yeniden bir dirilişe susamıştır. İş dünyasında, kültür ve sanat'da, eğitimde, teknolojide, inovasyon da tekrar şahlanışının hayaliyle yanıp tutuşmalıyız. 

Bunları yapabilmemiz için çok çalışmanın, az konuşmanın, üretmenin sırrını yeniden keşfedip, başarısız insanların önemli özelliği olan her şeyi şikayet etmekten, olayların sebeplerini üçüncü şahıslara veya güçlere yüklemekten kurtulmalıyız. 

Yeni bir tasavvurla ve yeni bir imanla; Akif'in:
'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyâya milleyet nedir öğrenmişiz!
 
Kapkaranlıkken bütün âfâkı insâniyyetin, 
Nûr olup fışkırmışız tâ sînesinden zulmetin'
ifadesinde tarifi yapılan öncü bir millet olmalıyız. Bunun için uykularımızdan vazgeçeceksek, vazgeçmeliyiz. Bize yakışan budur...